“Avrupa’da hiçbir ülkenin futbol genel kurulunda profesyonel futbolun temsili yüzde 50’yi aşmaz iken TFF genel kurulunda bu oran yüzde 90’larda!”
Sözler Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’e ait. Yaklaşık bir yıl önce yazılmış, ancak kar nedeniyle TFF Başkanı Yıldırım Demirören’le paylaşılamadığı için ertelenmiş.
Terim’in görüşleri bugün için de geçerli. Arada geçen bir yılda, Terim’in enerjisinin büyük bölümü Milli Takım Teknik Direktörlüğü’ne yoğunlaştı. Avrupa Futbol Şampiyonası eleme grubunda İzlanda, Çek Cumhuriyeti ve Hollanda ile boğuşan Milli Takım, yılın mucizesini yaşayarak Fransa’daki Euro 2016 finallerine katılma hakkını elde etti.
Terim bugün elbette daha güçlü. Dünya görüşü ve futbol felsefesi değişmedi, dün ne diyorsa bugün de onları tekrarlıyor. Israr ediyor, “Türk futbolunda devrim, genel kurul yapısından başlamalı!” diyor.
Genel kurulun bugünkü yapısıyla PFDK, MHK, Tahkim Kurulu kararları nedeniyle federasyonu sürekli tehdit ettiğini, baskı altına aldığını belirterek “Böyle bir ortamda sağlıklı kararlar almak ve uygulamalar yapmak mümkün olmadığı gibi (TFF’nin) kulüp lisans kriterlerine göre kulüpleri denetleyip yaptırımlar uygulaması da mümkün olmamaktadır.”
Fatih Terim, tüm profesyonel ligleri yönetecek “Lig Kurulları”nın profesyonel kulüp temsilcilerinden oluşmasını öneriyor. Lig Kurulları, fikstür, statların, maç saatlerinin belirlenmesi, ligin planlaması ve uygulanmasından sorumlu olmalarını, böylece kulüplerin, şikayetçi oldukları bir çok konunun çözümüne de katkı sağlayacağını ileri sürüyor. Açık ve kesin olan şu: Terim’in devrim planında “uzlaşma” en önemli unsuru oluşturuyor. PFDK, MHK ve Tahkim Kurulu üyelerinin de genel kurulda seçilmesini teklif ediyor. Burada bir ayrıntı var: Söz konusu kurulların seçiminin, TFF genel kurulu tarafından başkan ve yönetim kurulunun belirlendiği kongrede değil, iki yıl sonra özel bir gündemle yapılmasını öneriyor Terim. Böylece TFF ile kurullar arasındaki organik bağların çözüleceğini, farklı kongrelerde farklı seçimlerle daha yararlı tartışmalar ve tercihlerin yapılabileceğine inanıyor. (Geçen hafta yazdığım yazıda konuya soğuk ve ihtiyatlı yaklaşmıştım. Bu defa ayrıntıları okuyunca daha olumlu düşünüyorum. Genel Kurul yapısı ile ilgili önerisi ise benim en az 10 yıldır yazdığım gibi. Yüzde yüz katılıyorum.)
Terim, kurulların ayrılması ile TFF yönetiminin kulüplerin denetlenmesi, gerçek misyonunu gerçekleştirmesi, futbolun yaygınlaşması, tesisleşme, eğitim, elit futbolcu yetiştirilmesi ve Milli Takım’ın başarısı konusunda daha etkin çalışmalar yapabileceğine inanıyor.
Mevlana’nın izinde
TFF Başkanı Yıldırım Demirören’le de paylaştığı ve yazılı metne döktüğü çağrı, yeni yılın başında Antalya’da düzenlenecek Uluslararası Futbol Semineri’nde dile getirilecek. Bu defa o semineri TFF değil, TÜFAD düzenleyecek. Tüm antrenörler kendi derneklerinin çatısı altında buluşacak ve tartışacak. Fatih Terim, Mevlana’nın bir deyişini anımsatıyor: “Güzel günler sana gelmez, sen ona yürüyeceksin!”
Sonra da ekliyor: Benim amacım güzel günlere yürümek. Bunları yapamazsam, beceremezsem ve engellenirsem, o zaman güzel günlere yürümek için başka bir yerde, başka bir seviyede, başka bir platformda mücadeleme devam edeceğimi de buradan beyan ediyorum!”
Şimdi hepimizi ilgilendiren soruyu da sormak gerekiyor: Terim, nereye yürüyor?
İNSANLAR YAŞADIKÇA...
ŞENOL GÜNEŞ / “İyi öğretmen ama, iyi taktisyen değil. Kenardan oyunu okuyamıyor” diyenlere Galatasaray derbisinde yaptığı değişiklikler, takımını sürekli hücum pozisyonunda oynatarak rakibini baskı altına almasıyla şimdilik iyi bir yanıt verdi.
MUSTAFA DENİZLİ / Galatasaray Teknik Direktörü, Hakem Metin Kalkavan’la ilgili eleştirileriyle hepimizi şaşırttı. Biliyoruz, zor zamanda çok zor bir göreve geldi. Atletico Madrid maçı, Astana beraberliği ve derbide Beşiktaş yenilgisi daha işin başında canını sıkmış olabilir. Ama yine de hakem konuşmadan yaptığı analizle yetinmeliydi.
İSMAİL KÖYBAŞI / İki yıl içinde sakatlıklarla sayısız maç kaçırdı. Onu ezberlerinden çıkarıp unutanlar, şimdi Beşiktaş sol bekinin içinden çıkan yeni bir “Süperman”e alkış tutuyor. Nazara inanmam ama, yine de Tanrı nazardan korusun!
FERNANDO MUSLERA / Futbolu “eliyle de” oynayan adamların bizim ligimizdeki 1 numarası... Galatasaray’ın Beşiktaş yenilgisini “hezimetten” “tek farka” indirdi. Yediği hatalı gole çene yormadan önce kurtardıkları için onu takdir etmeliyiz.
RYAN DONK / Kasımpaşa’nın Hollandalı merkez oyuncusunu haziranda Paris’te milli forma ile görürsek şaşırmayalım...