Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hayır, bu Beşiktaş’ı asla onaylamı-yoruz, sahiplene-miyoruz. Çünkü o kendini kaybetmiş. Kendi kimliğine ve unvanlarına maalesef sahip olamıyor!

Şimdi soralım: Süper Lig için bile hazırlıksız, yetersiz ve etkisiz olan bu kadro Şampiyonlar Ligi’nde kendini ve bu ülkeyi temsil edebilir mi? Elbette hayır!...
Her şeyden önce bu takımın taktik hazırlığını, oyun planlamasını, felsefesini sorgulamaya hiç hakkımız yok.
Onlar daha baştan “fundamental”den kaybediyorlar. Yani futbolun alt yapılarda öğretilen temel top tekniğinden.
Beşiktaş hiç yapay çim mazeretine sığınmasın... Onlar geçen yıl Ankara’da aynı zeminde üç maç kazandılar. Dün topu tutamayan, iki pası bir arada yapamayan, rakiple ikili mücadeleden kaçan, pas ve şut atarken topun ağırlığı, vuruş şiddeti, mesafe kavramlarını hiç düşünmeden, sorumluluktan kaçan bir yığın adamla oynadılar. Topu ayağında tutan yoktu. Yusuf girene kadar top sürüp, taşımaya çalışan da! Bir takım Şampiyonlar Ligi’nde böyle mücadele etmemeli.
Tello’nun verimsizliğini, Holosko’nun formsuzluğunu görüyorsun. Fink’i defterden silmişsin. İsmail gibi fiyatıyla büyük, savunmasıyla sıfır oyuncuyu, İbrahim Üzülmez’e tercih ediyorsun. Hocam kusura bakma, kendine de takıma da yazık ediyorsun.
10 günden beri, Moskova’da kazanmaya kararlı Beşiktaş beyanları dinledik. Gördük ki, o beyanlar yalanmış. En azından yeşil zeminde oynanan oyun hocayı ve talebelerini yalancı çıkarıyor. Havadan hiçbir topu doğru dürüst kullanamayan, yerden top kayıpları ve isabetsiz paslarla sadece telaş üreten Beşiktaş bir ara başlattığı hücumu geriye döndürüp Rüştü’de bitirdi. Eh, ben ne diyeyim artık.

Haberin Devamı

Atı alan Üsküdar’ı geçti
Maçın en gayretli adamı Nobre, topu iki kere eliyle kesiyor. Buluştuğu topların hiçbirini ayağında tutamıyor. Sırtı dönük hiçbir etkinliği yok. Mustafa hoca bu drama bir önlem alamıyor. Nihat’ta, Yusuf’ta, Holosko’da inanılmaz bir bitiklik, keyifsizlik, Tello’da hayretler içinde gözlenen bir tükenmişlik var. Takımı toplasanız Ernst ve Nobre dışında (doğru ya da yanlış) inadına bir gayret, özveri ve enerjiyle oyuna ortak olan yok. CSKA Moskova, hem de Beşiktaş’ın bastırdığı dakikalarda kazandığı topla öyle pozisyonlara girdi ki, biz ceza alanı içinde Sivok ile Ferrari’yi göremez olduk. Serdar Özkan’la, Ekrem’in gelip stoperlere vekalet ettiğini gördük. Şaşılacak bir disiplinsizlik ve sorumsuzluk örneği.
İbrahim Kaş ve Sivok romantik hayallerle gidip gol arıyorlar. Oysa atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş. 7 kez korner kullanan bir takımın bir kafa vuruşu, bir etkin şutu olmaz mı? Yazık. Hep birlikte Beşiktaş’ı kaybediyoruz. Haftalardır atamadıkları o golle de avunamayız.
Kongre rüzgârları, yönetim yanlışları, teknik direktörün ihmalleri ya da futbolcuları yerine taraftar motivasyonuyla uğraşması bu kadroyu şaşkına çevirmiş. Hayır, bu Beşiktaş’ı asla onaylamıyoruz, sahiplenemiyoruz.
Çünkü o kendini kaybetmiş. Kendi kimliğine ve unvanlarına maalesef sahip olamıyor!