Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk Futbolu, 89 yıllık tarihinin en kirli dönemini yaşıyor. Bir yandan yargı, öte yandan TFF Kurulları, 3 Temmuz ’da gözaltılar, sonrasında da tutuklamalarla başlayan, nihayet duruşma aşamasına gelen Şike davasını sonuçlandırıp milyonlarca futbolseverin vicdanını tatmin edecek bir sonuca ulaşmaya çalışıyor.
Öte yandan bu dava bizim iç meselemiz de değil...
FIFA ve UEFA ’nın da gözü üzerimizde...
Alınacak kararlar, kuşkusuz uluslararası ilişkilerimizi de etkileyecek.
Aile içinde birbirimize karşı dürüst ve ilkeli davranmak, sokağa (Avrupa’ya) çıktığımızda da başımızı dik tutup utanmadan yürümek, komşularımızla sorunlarını çözümlemiş bireyler olarak selamlaşmak, oynamak istiyoruz.
Bu sonucu sağlamak o kadar da kolay değil Sayın Başkan...
Siz, “bombayı kucağında bulan” başkanın istifasıyla...
Belki de binayı havaya uçuracak bombanın varlığını bile bile, cesaret gösterdiniz. Federasyon binasından içeri girdiniz. Amacınız elbette hem binayı, hem de o binanın içindeki aileleri (kulüpleri) kurtarmak.
Cesaretinizden ve özverinizden dolayı sizi kutluyorum Sayın Başkan...
Hangi akla hizmetle bu göreve soyunduğunuzu da merak etmiyor değilim.
Ama çoğu kahraman da böyle ortaya çıkar.
Belli ki, siz de hayatınızın en önemli rolü için, futbol kahramanlığı için kendi iradenizle o binaya girdiniz.
Size kolaylıklar, başarılar diliyorum.
Yazıyı bugünden yazdım... Haftaya Çarşamba zaten tebrikleri kabullerle, kapalı kapılar ardında aranan ve bulunan formüllerle uğraşacaksınız.
Bu yazıyı haftaya Çarşamba okuyamazsınız.
Zaten, şöhret, statü ve para sahiplerinin özellikle böyle çiçeği burnunda zafer günlerinde bizim gibi dış seslere kulak verme alışkanlığı da yoktur, biliyorum.
O nedenle bugünden yazıyorum.
Sizi şimdiden kutluyorum.
Bu şike teşvik konusunda herkesi memnun edecek, hiç can yakmadan bombayı etkisiz hale getirecek hangi sihirli çözümleri bulacağınızı gerçekten merak ediyorum, merakla bekliyorum.
Ama iş sadece bununla bitmiyor.
Sayın Başkan,
Bilesiniz ki, sizi TFF Başkanlığı’na getiren genel kurul iradesi asla demokratik bir irade değildir.
Orada Süper Lig kulüplerine 7’şer delegelik verilirken, futbolun gerçek emekçilerine, futbolculara, antrenörlere ve hakemlere 6’şar oy hakkı tanınmıştır, biliyorsunuz.
Üstelik bu 6’şar delegenin belirlenmesinde kulüp delegelerinde hiç de aranmayan “seçkinlik”, “elitlik” bir kriter olarak masaya konmuştur. İlle de Şampiyonlar Ligi ’nde düdük çalmak gibi... İlle de en az 75 defa milli formayı giymek gibi... İlle de Milli Takım hocalığı yapmak gibi...
Bir de binlerce amatör kulübün temsili, sadece 10 delege ile sınırlandırılmıştır.
Yani 1-5 Super Lig Kulübi kadar...
İşte o nedenle Sayın Başkan...
Bize gerçek bir sportmenlik, gerçek bir demokratlık, gerçek bir adalet örneği verin. Şu komik Ana Statü’yü, orada son 1 yıl içinde yapılmış değişikliklerle hukuk cinayetlerine dönüşen durumu düzeltmek için harekete geçin. Daha geniş temsil hakkıyla hem emekçilere, hem de üniversitelere, barolara, asgari ölçüde seslerini duyurmak üzere medyaya ve yayıncı kuruluşa genel kurulda yer açın. Süper Lig kulüplerinin toplam borcu 2 milyar dolara doğru koşuyor. Bu finansal çılgınlıkla futbolumuzun Avrupa ve Dünya finallerine değil, ancak kayyuma gidebileceğini biliyorsunuz.
Kemal Derviş’in 2001 ekonomik tedavisini hastalıklı ve perişan futbolumuza da uygulayacak dürüst teknokratları bulun.
Türkiye Futbol Federasyonu’nu astronomik maaşların ödendiği sportif çiftlik durumundan kurtarın.
Sayın Başkan,
Biliyorum bunlar çok hayal istekler. Öncelikle size oy verenler bugünkü tablonun değişmesini asla istemezler.
Statüko, onları futbol iktidarına taşımış, ama bizi de yeterince utandırmıştır.
O nedenle diyorum ki Sayın Başkan,
Ya bu kirli ve adaletsiz binayı temizleyin.
Ya da geldiğiniz gibi çekin, gidin!

Haberin Devamı

Futbolu unut, Olimpiyatın yolunu tut!
2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliğine soyunan Roma, ekonomik krizle baş etmeye çalışan İtalya Başbakanı Mario Monti’nin IOC’nin istediği hükümet garantisi içeren mektubu imzalamayacağını açıklamasıyla adaylıktan çekilmiş oldu.
İstanbul için hedefe giden yol genişledi.
Şimdi sırada İspanya ve Madrid var. Merak etmeyin, şimdilik adaylık sürecini koruyorlar ama, ya çekilecekler, ya da ekonomik kriz nedeniyle yeteri kadar güven veremeyecekleri için kaybedecekler.
Bakü ve Doha, göstermelik adaylar.
Bu durumda İstanbul’un tek rakibi Tokyo olacak. Bana göre dünyanın en sıkıcı kenti...
Gelelim zihinleri yoran ikileme...
Efendim, Platini Türkiye’ye bir güzellik yapacak ve 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası için bizi işaret edecekmiş.
Bu kulise hiç güvenilmez.
Dahası, futbolumuz neresinden bakarsanız bakın, kirlenmiş durumda. Bu kirliliği temizleyene kadar UEFA bize mavi boncuk falan vermez.
Olimpiyat adaylığımız ise bu defa en şanslı dönemini yaşıyor.
Kararsızlıkla şaşırmayalım.
Olimpiyat yolundan sapmayalım!

Haberin Devamı

Sayın Başkan...

Haberin Devamı

Kapıdan kovuldu, bacadan girdi, Kupa’yı Beşiktaş ’a getirdi
Serhat Çetin, 2006 Avrupa Ümitler Basketbol Şampiyonası ’nda ikinciliği elde eden takımın yıldız adaylarından biriydi.
Ersan İlyasova, Ömer Aşık, Oğuz Savaş ve Semih Erden, kariyer basamaklarını hızla tırmandılar.
Rüyalarını süsleyen NBA’e ulaştılar.
Serhat Çetin o kadar şanslı değildi. Efes Pilsen’in alt yapısından yetişti, şans bulamadı. Karşıyaka, Alpella maceralarından sonra yolu Beşiktaş’a düştü.
Beşiktaş’ta da kendisine kulüp bulması istendiğinde, sözleşmesini ortaya koyup gitmeyeceğini söyledi.
Sonra günde iki idmanla mesaiye zorlandı.
Allen Iverson’ların, Deron Williams’ların heyecan fırtınası estirdiği günlerde onun yüzüne bakan olmadı.
Ama o güler yüzüyle, samimiyetiyle, disipliniyle Beşiktaş ’ın gerçek kahramanları arasına katıldı. BBL’de 18 maçta 6 sayı ortalamasıyla takım fotoğrafına girebildi.
Ama Türkiye Kupası başladığı zaman, sakatlıklarla sarsılmış kadronun umudu oldu. Eline geçen büyük fırsatı aslanlar gibi kullandı. Maç başına 14 sayı ortalaması ve 10/14 ’lük üç sayı isabetiyle gözleri kamaştırdı. Hele yarı finalde Galatasaray ’a attığı ve maçı uzatmaya götüren o muhteşem üçlük, onun haykırışı gibiydi.
Sonunda kapıdan kovulan çocuk, bacadan girip bir de Türkiye Kupası getirdi Beşiktaş’a...
Ücretinde indirim yapmak zorunda kalan bu genç adama şimdi zam yapmanın zamanıdır, değil mi?