Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kulaktan kulağa fısıldanan, tribünden haber merkezlerine kadar hemen her yerde konuşulan şu: Gezi Parkı olaylarında Beşiktaş’ın etkin taraftar grubu Çarşı hükümeti rahatsız etti, öfkelendirdi. Beşiktaş şimdi taksit taksit bedel ödüyor.
Saha içinde ve dışında yaşanan olaylara bakacak olursanız, kuşkuları haklı çıkaran değil, kuşkulara yol açan gariplikler söz konusu.
Galatasaray maçında Beşiktaş’ın kendi taraftarlarından bir grup, sahaya atlıyor. Önceki derbilerde görülmemiş, anlaşılmaz bir tribün tepkisi bu.
Hakem Fırat Aydınus, rakip takım futbolcularına ve kendilerine yönelik bir saldırı oluşmadığı halde tehdit algısıyla soyunma odasına gidiyor. O gidişin dönüşü yok.
Sonuç belli: Beşiktaş hükmen mağlup ilan ediliyor.
Pazar günü Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda Beşiktaş konuk takım. Ev sahibi kulüp, rakip seyirci kabul ettiği için, Galatasaray maçından beri ceza nedeniyle Beşiktaş’ı izleyemeyen tüm taraftarlar (kadın, erkek, çocuk) tribünde kendilerine ayrılan bölümde yer alıyor.
O da ne? Ev sahibi Kasımpaşa’nın tribünlerinden atlayan 37 yaşındaki bir seyirci, rakip ceza alanında Beşiktaş’lı Fernandes’i çelmeleyerek yere düşürüyor. Bu açık saldırıya karşı, Motta ve Almeida arkadaşlarını koruma refleksiyle saldırganı tekmeliyorlar. Ersan Gülüm de sıraya giriyor.
Tehdit algısıyla Galatasaray maçında soyunma odasına kaçan Fırat Aydınus’un aculluğuna karşılık Kasımpaşa maçının hakemi Barış Şimşek daha sakin. Olayları izliyor ve Almeida’yı ikinci sarıdan kırmızıyla, Motta’yı doğrudan kırmızı kartla ihraç ediyor. Ersan Gülüm’e kart göstermek aklına gelmiyor.
Maça kaldığı yerden devam ediliyor. Son beş dakika ve uzatmalarla Şimşek maçı bitiriyor.
Fırat Aydınus ve Barış Şimşek’in tepkilerine dikkat etmek gerekiyor.
Donk’un elindeki topa çaldığı gecikmiş düdükten, taç atışlarında 6 ila 15.52 metrelik kaymalara kayıtsız kalmasından, futbolcuya saldırının yarattığı güvenlik riskini algılayamamasından anlaşılıyor ki, Barış Şimşek’in ciddi bir “reaksiyon zamanlaması” sorunu var. Futbolda özellikle kalecilere uygulanan “reaksiyon testlerinin” hakemlere uygulanıp uygulanmadığını bilmiyorum.
Beşiktaş’ın bedel ödeyen “seçilmiş kurban” tartışmalarına gelince.
Başbakan Erdoğan’ın da, İçişleri Bakanı ve Gençlik Spor Bakanı’nın da en azından siyasetçi olarak Beşiktaş’a bedel ödeteceklerine inanmam. Böylesine akıl dışı hesaplar, hiçbir siyasetçinin işine yaramaz. Dahası, o bedel ödetme eyleminin organize edilmesi gerekir. Federasyon Başkanı ve MHK Başkanı’nın Beşiktaşlı olduğu bir dönemde hakemlerin, kurumların, kurulların böylesine fesat bir oluşum için işbirliği yaptığı iddiası da ancak “paranoya” ile açıklanabilir. Ortada hakem skandalı vardır ama, komplo yoktur!
Futbolu yönetenlerin, öncelikle bu “paranoya”yı ortadan kaldırması beklenir.

Haberin Devamı

Orman’ın isyanı

Haberin Devamı

Beşiktaş Başkanı, sesini yükseltip hak talep ediyor. Haklı ya da haksız olabilir. Onun yükselen sesini, alışık olduğumuz başka yüksek seslerle karıştırmayalım. Onlar can acıtmak için bağırıyordu, Orman canı yandığı için bağırıyor, dikkat!

Haberin Devamı

Tomas Ujfalusi

Fatih Terim’e iki yıl önce sorduğumda, en beğendiği futbolcunun Tomas Ujfalusi olduğunu söylemişti. Gerçekten sempatik, örnek bir sporcuydu. Dramatik bir sakatlık sonucu futbolu ummadığı biçimde bıraktı. Şimdi Galatasaray’ın İdari Koordinatörü. Yönetimin onca aday arasından bu sevimli Çek’i seçmesinin derin nedenleri olabilir. Galatasaray’dan ödenmeyen alacağı için FIFA’ya başvurmaması gibi. Bülent Tulun’un Florya ziyaretlerinde arıza çıkarmayacak, futbola dönük kararlarına ayak uyduracak bir tip olması gibi. Yine de işi sulandırmayalım. Hoşgeldin Tomas, başarılar!

Zekeriya Alp’e sordum

Pazartesi günü 15.39’da MHK Başkanı Zekeriya Alp’i aradım. Ufuk Özerten gibi hakem kökenli olmadığı halde son derece iyi niyetli, başarılı, açık sözlü bir başkan olduğunu, kendisine her zaman güvendiğimi ifade ettim.
Sonra da açıkça eleştirimi koydum ortaya: “Sevgili Başkan, bence Barış Şimşek’in iki topla ilgili kararını yorumlarken çok acele ettin. Bu bir hatadır. Hakemine destek veriyorsun ama yanlış!”
Sanılanın aksine hakem raporunu görmemiş. Zaten ona sadece gözlemci raporu geliyor, hakem raporu değil. MHK’deki arkadaşlarıyla Donk’un elindeki top ve düdük zamanlamasını tartışıp görüş birliğine varmışlar. Açıklamanın kuşkuları dağıtacağını düşünmüşler. Yine de acele ederek soruşturmanın önünü kestiğini anlattım kendisine.
Sonra şu soruyu sordum: “Sahaya atlayan taraftar Fernandes’e değil de hakeme saldırsaydı ne olurdu?”
“- O saldırı karşısında soyunma odasına gider ve maçı tatil ederdi!”
Alp’i sevdiğim için kırmak da istemedim. Fernandes’in de Barış Şimşek’in de “insan” olduğunu zaten o da biliyordu!

DÜDÜK sadece makarna türü değildir. TEKRAR sadece güzel maçların yeniden yayınlanması anlamına da gelmez. KURAL ihlali olabilir. VİCDAN ihlali olmamalı!