Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hayır, hazır formüller, yönetmelikler, cezalar, yaptırımlar yetmiyor artık. Ne oyun kuralları, ne şiddet yasası, ne de disiplin talimatı... Hiçbiri çözemiyor nefretimizi. Kinimizi, sevgisizliğimizi, intikam duygularımızı bir türlü söküp atamıyoruz içimizden.
Trabzonspor - Fenerbahçe maçının hakem tarafından tatil edilmesi, taş - tuğla, patlayıcı madde, küfür ve yumurta ile oluşan bir futbol gecesinin en büyük, en ayıp, en utanılacak yanı “nefret”tir.
O nefret alıyor aklımızı başımızdan... İnsan olmanın tüm değerlerini bir anda silip atıyor nefret. Futbol sevdamızı marazlı, hastalıklı bir tutkuya dönüştürüyor. Amerikalı şair Bill Copeland’ın dediği gibi: Sevgi için zaman yokken, bu nefret niye!
Bu nefretten kurtulmamız gerekiyor. Kimseyi mutlu etmeyen, ayıplarla utanç yaratan kötü tohumdan kurtulmamız gerekiyor.
Yaşadığımız her olayda, “daha önce de orada böyle olmuştu” diyerek suça özür bulma, suçu aklama yüzsüzlüğünü de bırakmalıyız artık.
Bu ülkenin 26. Genelkurmay Başkanı, terörist olarak yargılandı. Müebbet hapisle cezalandırıldı. Hukuken sorunlu, adaletsiz bir yargılama aşamasından sonra AYM’nin açtığı yoldan tahliye edildi. Hayatının 26 ayı çalınan İlker Başbuğ, yeniden özgürce soluk aldığı ilk dakikalarda hepimize bir mesaj verdi: “Bütün bunlara rağmen şu an hiçbir şekilde kalbimde nefret ve intikam duyguları taşımıyorum. Bu duyguları duyanlar, kendilerini de bir felakete sürüklerler!” (7 Mart 2014)
Türk futbolunu yöneten ve yön veren bazı yöneticiler, başarı uğruna sporun değerlerini örseleyip kirletirken, nefret tohumlarını da dört bir yana saçtılar. O tohumlar, sonunda hepimizin elini, kolunu, gözünü ve vicdanını bağlayan zehirli sarmaşıklarla boy verdi.
Güzelim oyun, masum futbol, kirlendi.
Şimdi bu nefrete karşı hep birlikte ayağa kalkıp yüzleşmeliyiz.
Futbolu oynayanlar, yönetenler, yazanlar, yorumlayanlar, yayınlayanlar, seyredenler... Futboldan ekmeğini kazananlar, endüstriyel futboldan beslenenler, hep beraber uyanalım. Bu kâbustan kurtulalım. Biraz sakin olalım. Dilimizi yumuşatalım, empati yapalım. Aklın şemsiyesine sığınalım, bilimin ipine sarılalım.
Tartışalım, hesaplaşalım, ama n’olur şu nefretten kurtulalım, artık barışalım!.

Haberin Devamı

Barışın adresi ÇANKAYA

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sakin kişiliği ve dengeli tutumuyla tam da kendinden ve makamından beklenen hamlelere imza attı. O hamleleri yeterli görmeyenler olabilir. Yine de devletin en şefkatli yüzü olarak görürüm kendilerini.
O nedenle, ana yazıda yazdığım “tartışma/barışma” konusundaki adresin Çankaya olduğuna inanırım. Takdir Sayın Gül’e aittir.

Olimpik banyo
Mehmet Ayan, 9 aylık ayrılıktan sonra yuvaya, Lig Radyo’ya dönüş yaptı. Dün sabah dinlerken, bana ufak ufak taş atmaz mı? Futbolda yaşadığımız, tanık olduğumuz olaylar yıllardır tekrarlanırken (Vay Efendimm!) ben bu ülkede olimpiyat düzenleyebileceğimize nasıl inanır mışım?
1982’den beri İstanbul’da olimpiyat düzenlenebileceğine inanıyorum.
Bu konuda emek verenlerin arasında olmaktan gurur duyarım. Bu soru bana Buenos Aires’teki (8 Eylül 2013) oylamadan önce de soruldu. Hep söylediğimi tekrarladım: Doping,
şike, siyaset, kavga, yolsuzluk... Sporumuzdaki kirlenmelerden ve yanlışlıklardan arınıp kurtulmamız için bizim olimpik banyoya ihtiyacımız var!
Hadi bakalım Mehmet Ayan, itirazın mı var!

Haberin Devamı

Ersun Hoca kaçtı mı

Uzaktan bakıp önünü- arkasını araştırmadan,
sormadan- soruşturmadan ezbere ahkam kesiyoruz: Efendim, Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, hakemin maçı tatil edeceğini anlayınca futbolcularını beklemeden
soyunma odasına kaçmış!
Bir anlamda ayıp ettiğini,
ya da korkaklığını ima ediyorlar Ersun Hoca’nın.
Ersun Hoca’yı arayıp sordum. İşte söyledikleri: “Trabzon’da daha maç başlamadan, çocuklar ısınırken küfürler adeta yağdı. Hiç tepki göstermedik, işimize baktık. Hakemin soyunma odasına
yöneldiğini görünce, evet sahadaki yerimden ayrıldım. Orada kalmam, kitleleri tahrik edebilirdi. Ben Trabzon’da çalıştım. Halkın tepkilerini, öfkesini biliyorum. Böyle bir olaya yol açmamak için koridora geçtim. Orada benden önce koridora koşan oyuncularım da vardı. Koridorun başında oyuncularımı bekledim. Sonra hep beraber soyunma odasına gittik. Ne yani, sahada kalıp kavga etmemi mi beklediler?”