Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş Futbol Direktörü Önder Özen geçen hafta Çaykur Rizespor (2-2) maçından sonra hakem Ali Palabıyık’ın verdiği penaltı kararlarına itiraz ediyor. Özellikle Mustafa Pektemek’in ikili temasında ortaya çıkan penaltıda Beşiktaş’ın haksızlığa uğradığına dikkat çekiyor.
Özen’in uzun süre içinde biriktirerek paylaştığı bir şey daha var...
Yadırganan karar ve uygulamalarla Beşiktaş’ın yoluna taş koyduğuna inanılan SİSTEM...
Elle tutulur, gözle görülür, fiziksel ya da mekanik somut bir şey değil bu sistem. Ama içten içe, sizi kuşkuya düşüren, varlığını hissettiren bir anlayış, uygulama ve davranış yumağı.
Türk futbolunda son yıllarda öne çıkarılan ve pazarlanmaya çalışılan en önemli ikili Fenerbahçe - Galatasaray rekabetidir. Bir çok spor yöneticisi, yazar ve yorumcu sistemin en önemli dinamiği olarak bu çekişmeyi önemsiyor. Bu rekabetin sürekliliğini korumak, geliştirmek (kızıştırmak), pazarlamak isteyen, plan ve projelerini buna dönük tercihlerle hayata taşıyan medya kuruluşları da var.
Genelde “Üç Büyükler” kavramı neredeyse unutulmuş gibi... Beşiktaş’ı itelemek, ötelemek isteyen finallere, baş güreşlerine, tasarlanan düellolara “tercihen” Fenerbahçe- Galatasaray’ı yakıştıranlar, sistemi oluşturuyorlar.
Böyle bir ortamda bütçesinden yatırımlarına, kadrosundan hedeflerine ve başarılarına kadar bir çok istatistik, Beşiktaş’ın iki ezeli rakibine karşı geride kaldığını ortaya koyuyor.
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın bu yüzden stat inşaatına önem verdiğini, bürokratik işlemlerle yorulduğunu, her şeye rağmen 30 Ağustos’ta açılışı yapmak üzere geceli - gündüzlü çalıştığını biliyoruz. Finansal sorunların yanı sıra, kadronun sık sık sakatlıklar ve hayal kırıklığı yaratan performanslarla da Başkan ve arkadaşlarının sıkıldığına tanık oluyoruz.
Öte yandan Beşiktaş futbol takımının maçlarını izlerken, hakemlerin daha rahat kararlar verdiğini, Beşiktaşlı futbolcuların kazandığı ikili mücadelelerden sonra daha kolay ve tartışılabilir faul düdüklerinin çalındığını da bir izlenim olarak sizinle paylaşabilirim. Bunun önemli nedenlerinden biri, Beşiktaş’ın hakem kavgalarına ve tartışmalarına uzak duran geleneksel tavrıdır. Rizespor maçıyla ilgili olarak, önce Özen’in “sisteme dönük itirazları”, sonra da Başkan’ın “Uilenberg’in orada işi ne?” sorusu sık rastlanan örnekler değildir.
Beşiktaş, sistemi ve sıkıntıları elbette aşacaktır. Geçmişte çok örneği var. Beşiktaş’ın en büyük gücü, felsefesidir. Yol ikiye ayrıldığı zaman, ne sağa ne de sola sapmadan, kendi yolunu yapması, kendisi olmasıdır. Fenerbahçe - Galatasaray rekabetini taçlandıranlar, bu gerçeği unutmamalıdır!

Haberin Devamı

Erzurum’da Kule Cafe

Haberin Devamı

2011 Kış Üniversiade’ında Norveçli bir meslektaşımız Erzurum’daki kayak atlama kulelerine bakıp “Bu modern kuleler benim ülkemde yok” demişti... Gurur duymuştuk. Üniversiade bitti. 700 milyon TL harcayarak yaptığımız tesisler öksüz kaldı. Behram Kılıç’ın haberinden öğreniyoruz ki kabloları fareler kemirdiği için asansörleri çalışmadığından atlama antrenmanı yapılamayan kuleler, şimdi kafeterya hizmeti veriyor. 125 metre yüksekten Erzurum’u seyretmek, kar yağışında romantik dakikalar yaşamak istiyorsanız buyrun kuleye!. Çay ve tost var. Özelleştirme kapsamına alınan tesisler, spora değil turizme hizmet veriyor. E, bravo yani(!)

Haberin Devamı

1907 tribünde maç keyfi

Geçen hafta Sapancalı dostum Faruk Bayraktar’ın konuğu olarak Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Fenerbahçe - Erciyesspor maçını izledim. İngiltere, Almanya, İspanya’daki statlardan çok daha rahat ve konforlu bir ortamda keyifli dakikalar yaşadım. Koltuklar rahattı, önünüzdeki küçük ekranlardan 7 saniye farkla maçı da izleyebiliyor, böylece atılan golü, penaltı pozisyonunu yeniden görebiliyordunuz. Restoranda nefis bir döner yedik. Geniş salonda, merdivenlerde, asansörde itişip kakışmadan da maça gidilebileceğini hatırladık.
Hadi bi itirafta bulunayım. Fenerbahçeli değilim ama, Fenerbahçeli dostların bazı sloganlarına ve şarkılarına da eşlik ettim, alkış tuttum. Pişman değil, mutluyum! (O halimi Facebook’tan paylaşan Emine Bayraktar’a da selam olsun!)