Benfica'yı yenerken, ne bir rastlantıya sığındılar ne de futbol tanrılarının şans bağışlayan cömertliğine
Estadio da Luz'da yepyeni bir aslanın doğumuna tanık olduk. En az 10 -12 yılı Hakan Şükür gibi havada etkili golcüsüne top şişirerek başarıyla geçen Galatasaray, bu yıl ayağa top oynayarak, yerden kısa paslarla oyunu örerek yepyeni bir felsefenin sinyallerini veriyordu.
Skibbe'nin kariyeri üzerindeki ağır eleştirilere rağmen...
Her hafta yenilenen sakatlık listesine rağmen...
Deplasmanlarda alınan kötü sonuçlara rağmen...
Yönetimin Skibbe'ye yaptığı kaba oldu- bittilere rağmen!..
Takım iradesi, yerlisi yabancısıyla bir gerçeklik olarak karşımızdaydı. Skibbe ile futbolcular arasındaki sevgi ve anlayış beraberliği inanılmaz bir gösteriye dönüşüyordu.
Benfica'yı yenerken, ne bir rastlantıya sığındılar ne de futbol tanrılarının şans bağışlayan cömertliğine.
Kaleci Sanctis'den başlayıp savunmanın tümüyle dik durup bir başarı öyküsü yazdılar. Emre'yi gecenin yıldızlarından biri olarak podyuma çıkardılar.
Ayhan, Meira, Lincoln...
Ve ille de Arda!
Bir orta alanın savunma ile hücum arasında bu kadar başarıyla mekik dokuması ancak alkışlanır.
Ümit Karan... Sakatlık dönüşü kendinden beklenenleri istek ve enerjiyle yerine getiriyordu. Dün hem sağ kanatta hem ileri uçta ikiz görev üstlendi.
Takımının kazanması için müthiş bir sadakat, kararlılık ve ustalıkla oynadı.
Fark olabilirdi
Hele Arda... Dün gece attığı çalımlar, Karan'ın golündeki asistinden de öte gerektiğinde ceza alanına kadar gelerek savunma yüküne omuz vermesi, sık sık top çalarak oyunu karşı alana taşıması boyunun çok üstünde hayranlık yaratan bir beceriydi.
Benfica karşısında Meira, Ayhan'ı çift ön libero olarak görevlendiren, ileri uçta Baros'u tek santrfor gibi gösterip arkasında Ümit, Lincoln ve Arda ile etkili ve usta hücumcuları kullanan Skibbe, gerçekten cesur bir karar almıştı. Galatasaray rakibi karşısında en etkili kozunu hücum gücünü sürmüştü sahaya. Baros ile Ümit Karan, zaman zaman sağdan ortaya, ortadan sağa yer değiştirerek Skibbe'nin istediklerini karşıladılar.
Sonuç daha da farklı olabilirdi. Lincoln ve özellikle Baros yüzde yüzlük pozisyonları değerlendirebilseydi.
Bir maçı kazanmak, başarılı bir iştir.
Ama bir maçı rakip sahada futbol oynayarak kazanmak, rakip seyirci tarafından alkışlanarak duşa gitmek, başarının da ötesinde, galibiyetin çok üzerinde bir zaferdir.
Bu zaferin tüm kahramanlarını alkışlayalım.
...Ve çok hırpaladığımız Skibbe'nin onurunu da iade edelim.