Yeşil çimen üzerinde oynanan oyuna bakarsanız çok keyifli, çok akıllı... Hepsi de çabuk ve enerjik. Dipdiri hamlelerle taşıyorlar topu. Savunma ve hücum fonksiyonlarını sezon başından beri en dengeli biçimde yerine getiriyor hepsi de. Yardımlaşma olağanüstü. Hırsları ve inançları alabildiğine artmış. Milli maçlardan dönenler yorgunluk ya da isteksizlik göstermeden ortak bir iştahla, severek mücadele ediyorlar.
Elbette yaptıkları işten de keyif alıyorlar.
Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’ı 26. haftada nerede olduğunu gösteriyor. Liderin hemen peşinde... Zirvenin ortağı. Üstelik giderek artan bir etkinlikle kararlılığını gösteriyor, gücünü kanıtlıyor İnönü’de.
Yine de oyunla skor tabelası arasında bir uyumsuzluk var. Bunca pozisyon bolluğu, Bobo-Nobre beraberliği, baskı, şut ve kazanma hırsına rağmen Beşiktaş hak ettiği golleri atamıyor.
Maçta üç puanı getiren tek gol var. Bir Serdar Özkan asisti ve çok şık Yusuf Şimşek golüyle...
Gerisi gelmiyor. Gösteri devam ediyor ama, kanatlardan, sağdan soldan havadan , cezaalanı dışından gönderilen bütün topları Süleymanou topluyor.
Bobo’nun onca pozisyonu kaçırması çok garip... Çabuk oynayan çok çabuk pozisyon hazırlayan Beşiktaş’ta top Bobo’ya atıldığında Brezilyalı adam geçemiyor, şut zamanını ve şiddetini ayarlayamıyor. Eski tip bürokratlar gibi... İşi bitirmiyor, imzayı atmakta sürekli gecikiyor.
Sözleşme yenileme aşamasında biraz kaprisli davranan ve borsayı yükselten Nobre, saha içinde oldukça samimi... İçinden gelerek, kalpten oynuyor... Alan boşaltan, rakibine pres yapan, ortaya gelip top alan, kafayla top indiren hep Nobre... İki Brezilyalı’dan biri böylesine emekçi iken ötekinin o emek ürünü toplara soğuk, gole uzak kalması düşündürücü.
11-11 de olsa değişmezdi
Beşiktaş’ta kötü oynayan yok yine de. Bobo dahil, hepsi rakip üzerinde ağır baskı oluşturuyor. Kayserispor’da Cangele, Mehmet Topuz, Turgay bu baskılı ortamda kendilerini gösteremiyorlar. Hayır, Beşiktaş fırsat vermiyor. Ernst ve ona ayak uyduran Cisse, oyunun merkezini sürekli ileri taşıyor. Ekrem Dağ ve İbrahim Üzülmez, statik bek formatından çıkıp hücuma katılıyorlar... Beşiktaş sezonun en iyi maçlarından birini çıkarıyor. Kayserispor’un 1 saate yakın 10 kişi oynaması, Beşiktaş’a çok mu avantaj sağladı. Sanmıyorum. 11-11 de oynasalar durum değişmezdi. Kaldı ki Yusuf’un golü attığında iki takım da “tam”dı!
Mustafa Hoca’ya dönersek...
Hemen her yıl sezona büyük umutlarla girip hayalkırıklığı yaşayan Beşiktaş’ı sarsıp silkeleyen, onlara yepyeni bir vizyon ve anlayışla yeniden hedef duygusunu yaşatan o!
Söz verdiği saatte, 26. haftayı en iddialı şampiyon adaylarından biri olarak geçti... Unutulan adrese vardı, kapıyı çalıyor şimdi.