Süper sözcüğünü pek sevmem. İçeriğindeki üstün, olağanüstü, inanılmaz anlamları adeta yok sayılarak “çaya çorbaya süper” kolaylığında olur olmaz kullanıldığı için, kendi adıma uzak dururum. Ne var ki Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi programını ve takvimini yok sayamayacağımız için, Süper Kupa’ya da Süper Lig’e de saygı duymak zorundayız.
Süper Kupa, 2013-14 sezonunun Lig Şampiyonu ile Türkiye Kupası Şampiyonu’nu karşı karşıya getirdi. Ezeli rakipler, Fenerbahçe ile Galatasaray, sezonun ilk resmi maçında buluştular. Soma maden faciasının yaşandığı Manisa’da. Soma’nın emek şehitlerine saygı ve yardım anlamında çok iyi niyetli bir girişimdi. O iyi niyetin etkisiyle saha içindeki 120 dakikalık golsüz mücadele, bir derbide olması beklenenden daha az gerilimle sahnelendi.
Futbol tatmin etmedi
Süper Kupa’nın teknik ve taktik eleştirisine girmeyeceğim. Kesin olan şu ki ortaya konan futbol, her iki tarafı da tatmin etmedi.
İşte zurnanın “zırt” dediği yer burası.
Süper Kupa maçı, sezon başında değil, sezon sonunda oynanmalı. Her şeyden önce Lig’de ve Kupa’da şampiyonluk kazanan kadrolara saygı anlamında.
Geçen yıl Lig Şampiyonluğu kazanan Fenerbahçe’de önemli bir değişiklik olmadı. Özellikle kadrodan ayrılması gündemde olan futbolcular, henüz valiz toplamadılar. Ama Galatasaray açısından durum farklı. Geçen yıl Kupa’yı kazanan kadroda bir Drogba vardı. Bu yıl yok. Sabri vardı, bu yıl yok sayılıyor. Tüm futbolcular başarı gösterdikleri sezon sonunda Süper Kupa ile bir veda maçı yaparak sezonu noktalasalar, çok daha iyi olurdu. Türkiye Futbol Federasyonu’nun sezon planlamalarında bu durumu dikkate almasını ve Süper Kupa’yı yenilenmiş kadrolarla sezon başında değil, o başarıların kazanıldığı sezonun sonunda hak eden oyuncularla düzenlemesini diliyorum.
Futbolumuzun kalitesine bakacak olursak...
Elbette sezon başındaki hamlıklar, oturmamışlıklar, formsuzluklar anlayışla karşılanmalı. Ancak tüm iddialarına rağmen iki takım da 120 dakikada tek gol üretemiyorsa yapılacak çok iş, tartışılacak çok konu var, demektir.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in de bu durumu dikkate alarak bize bir şeyler söylemesini bekliyoruz. Ama o da eylül başında başlayacak Avrupa Şampiyonası elemelerine kilitlenmiş durumda.
Anlaşılan o ki kervanı yolda düzeceğiz yine... Süper Lig başlayacak ve herkesin boyunun ölçüsü ortaya çıkacak.
Haydi Beşiktaş, bir anormallik yap
Futbolla ilgilenen herkes, bugünkü koşullarda Arsenal’in Beşiktaş’ı eleyip Şampiyonlar Ligi biletini almasını “normal” bir sonuç olarak görür.
Kimse Beşiktaş’ı suçlamaz, eleştirmez!
O yüzden bugün normal değil, “anormal” bir şey bekliyoruz Beşiktaş’tan. Sıra dışı, beklenmeyen, parmak ısırtan bir şey. Arsenal’i yenmesi, gollü bir beraberlik alması, Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalması gibi.
Anormal ama, olmayacak bir şey değil. Bilic’in kulübede olmamasına rağmen bu mümkün.
Volkan Demirel,
Bir gece, ıssız bir yerden geçerken arabanla...
Sakın ha,
O garip sokak köpeklerini ezmeye kalkma!
Çünkü onlar masum.
Bazı insanlarla onları karıştırma.
Köpekler üzerinden birilerine mesaj veriyorsan eğer...
Yanlış yapıyorsun.
Ne diyeceksen, efendi gibi söyle anlayalım, dinleyelim.
Ama önce sporcu ol, seni öyle görelim!
20. Şampiyonluğu unutsunlar!
Vicdanımdakini gizleyemem. Şimdiden ilan edeyim, herkes bilsin.
Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki rekabete saygı duymakla beraber,
artık kavgaya ve savaşa dönüşen bu maceranın kirlenmesine, laf ebelerinin meydan okumalarıyla gereksiz bir “sidik yarışı”na dönmesine kesinlikle karşıyım.
Görünen o ki çok
sevdikleri “strateji” gereği bu kavgayı sezon boyunca sürdürüp ortamı daha da kirletecekler.
O nedenle yeni sezonda ikisinin de şampiyon olmamasını diliyorum.
Bırakalım Fenerbahçe, Galatasaray’ın dışında başka bir babayiğit şampiyon olsun! Artık kim becerikliyse, hangisi güçlüyse, en çok hangi takım hak ettiyse!
Ezeli rakipler birbirine saygı duyup sakinleşene
kadar şampiyon olmasınlar.