Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, sakin, ılımlı, uygar bir insandır. Sporu sever. Futbola aşk ölçüsünde bağlıdır. Bu nedenle hem Kayserispor’un hem de Erciyesspor’un onursal başkanlığını üstlenmiş, bir sinerji yaratarak Atatürk Olimpik Spor Kompleksi’ni ve Kadir Has Stadı’nı rüyadan gerçeğe dönüştürmüştür.
Kayseri’ye her gidişimde Başkan’ın tüm konuklarını kapıda karşılayıp kapıdan uğurladığına tanık oldum. Sevgi, saygı ve konukseverliğin yaşayan bir örneği olarak tanıdım.
Geçen hafta oynanan Kayserispor - Galatasaray (0-0) maçından sonra Başkan, konuşmak ve bir açıklama yapmak gereği duyuyor, hakem Tolga Özkalfa’nın maçı adil yönetmediğini dile getiriyor :
“Hakkımızı yiyecek her hakemle gerektiği şekilde mücadele etmesini biliriz. Önceki yıllarda İstanbul’daki Fenerbahçe maçında birisi (Hakan Sivriselvi) bizimle uğraştı. Aleni haksızlık yaptı. Allaha şükür, onun düdüğünü, formasını duvara astırdık. Bu çirkinlikler devam ederse, formasını ve düdüğünü duvara astıracağımız çok adam çıkar. Üç Büyükler’in başındaki bazı adamların dilleri çok keskin olabilir. Gazetelerde istedikleri başlıkları attırabilirler. Ama bizim de başka güçlerimiz var. Ayaklarını denk alsınlar!”
Bu sözler ve mesajlar, elbette sportif anlamda çok çirkin ve asla onaylanmayacak davranış örnekleri. Özhaseki’nin çelebi kişiliğine hiç yakışmıyor.
Kayserispor Onursal Başkanı’nın sözleri, müthiş bir tepkiyle karşılanıyor. Türk futbolunun uluslararası final yönetmiş emekli hakemi Ahmet Çakar, bu davranışın doğrudan “tehdit” anlamına geldiğini söylüyor. Özhaseki’nin bahsettiği “başka güçler”in ne olduğunu sorguluyor : “Mafya mı, siyaset mi ? Hangisi ?”
Gazeteci dostumuz Uğur Dündar da duyarlı bir tepki veriyor : “Doğrusu rezalet. Hakemin düdüğünü, formasını duvara astıracak bu gücün ne olduğunu sayın başkanın derhal açıklaması gerekiyor. Aksi takdirde söylenenler açık bir tehdittir ve savcıların görev alanına girer. Başkanın açıklamasından sonra, doğrusu hakemlere acımaya ve korkularına hak vermeye başladım. İstanbul’dan sonra Anadolu’dan da böyle bir baskı kuşatması sürüp giderse yandık. Bunun adı futbol değil, düpedüz terör olur!”

Haberin Devamı

Susan adam konuşunca

Yetkisi yok!
Başka eleştiriler de var. Örneğin, hiçbir yetki ve sorumluluğu olmadığı halde beyanat vermesi. TFF’nun hakkında dosya oluşturamayacağını, PFDK’nın ceza veremeyeceğini bildiği için istediği gibi konuşması.
Şimdi Özhaseki’nin davranışlarına başka açılardan bakalım :
1) Özhaseki bu konuda demeç veren, tehdit eden ilk başkan mıdır ?
Kesinlikle hayır... Üç Büyükler ve Trabzonspor’un başkanları hakemler konusunda daha sert eylem ve söylemlerde bulunmuşlar, hakeme düdük astırmakta da beis görmemişlerdir.
2) Mevcut sisteme ve düzene karşı çıkan, esip savuran ilk onursal başkan Mehmet Özhaseki midir ?
Kesinlikle hayır! Ankara Belediye Başkanı ve Ankaraspor Onursal Başkanı Melih Gökçek’in rakip kulüplere ve federasyona karşı öfkeli demeçlerini ne çabuk unutuyoruz?
3) Mehmet Özhaseki’nin söz ettiği başka güçlerin ne olduğunu kimse bilmiyor mu ?
Kesinlikle herkes biliyor. Bu güç, siyasetin gücüdür. Ve Özhaseki tarafından daha önce de sık sık futbol alanına müdahale etmiştir. Haluk Ulusoy federasyonunun nasıl düşürüldüğü, yerine tüm kulüplerin oybirliğiyle Hasan Doğan federasyonunun nasıl devşirildiği bilinmiyor mu da kendisinden derhal bir açıklama talep ediliyor? Savcılar göreve davet ediliyor.

Haberin Devamı

Sisteme uydu
Aynı anlamda başka kulüp başkanlarının da kıyameti koparıp esip savurdukları zaman, haklılıkları üzerine programlar yapıldığını, kanaat önderlerinin yeterince duyarlı davranmadığını ve tepki göstermediğini söylesem, ne derler acaba?
Hayır, Özhaseki’nin avukatı değilim. Bu yazının beşinci paragrafını yeniden okursanız, kanaatimin ne olduğunu görürsünüz.
İtirazım, hemen her durumda birbiriyle çelişen tavırlara, felsefesizliğe, ilkesizliğe, göz göre göre gerçeklerin ne olduklarını bildikleri halde “bu nedir?” yollu tecahül-ü arifan ( anlayanların ve bilenlerin bilgisizliği) sanatını icra edenlere.
Özhaseki, sempatik, sevimli ve başarılı bir spor dostuydu. Şimdi sisteme uyup sesini yükseltince “tu kaka” ediliyor.
Hayır, bu siyaseti (!) kabul etmiyorum... Reddediyorum !

Haberin Devamı

Susan adam konuşunca
Galatasaray özür dilemeli!
Antalyaspor - Galatasaray maçından sonra Yalçın’ın Jo’yu sakatlaması (!) üzerine bir sürü yorum yapıldı, dedikodu üretildi.
Caner’in anlattıkları esas alınarak Rijkaard bile Yalçın’ı ağır sözlerle protesto etti. Adnan Polat, ligdeki kasapların temizlenmesi çağrısında bulundu.
Oysa Yalçın’ın Jo’nun sakatlandığı olayla en ufak ilgisi yoktu.
Bu dedikoduyla Galatasaray, Rijkaard gibi bir futbol adamını kullandı. Açıkça Yalçın’ın onuruyla oynandı. Oradan gazı alıp başkanın verdiği demeç de Kayserili Hakan Aslantaş’ın haksız kırmızı kart görmesine neden olan hakeme baskıyı tetikledi... Oradan Özhaseki’nin demeciyle tehdit(!) rüzgârları esti.
Galatasaray Spor Kulübü, şimdi bir özür borçlu.
Önce Yalçın’dan özür dileyecekler, sonra Rijkaard’dan ve kamuoyundan.
Tıpkı basketboldaki skandal sonrası istifalar gibi duyarlı davranacaklar.
Şimdiden uyarayım, bu işi masum bir tercümanın tercüme yanlışı diye yalancı dolma yapmasınlar, yemezler!

Uzaktan goller
Okurum Erhan Aksoy, geçenlerde maç kritiğinde Beşiktaş’ın yeteri kadar dış şut denemediği, gol atmadığı konusundaki eleştirime e mail göndererek “katılmadığını” yazmış.
Dikkatinden ve zahmetinden dolayı teşekkür ederim. Çünkü, Fink(2) Tello, Nihat, İsmail’den oluşan bir uzaktan golcüler listesi eklemiş itiraz notuna... Ayrıca Tello’nun Manchester United’ı da “uzaktan” avladığını hatırlatmış.
Bu mesajı aldıktan sonra genç meslektaşım Emir Somer’le konuşurken başka istatistikler de dikkatimi çekti. Ligde ceza alanı dışından en çok gol atan takım Trabzonspor (6), Beşiktaş ve Gençlerbirliği de 5’er golle Trabzonspor’u izliyor.
Yine de bu sayılar yetersiz geliyor bana... Kalabalık ceza alanlarında santrforlar ya da forvetler içeri girip gol atmada zorlanıyorlar. Bu durumda sürpriz adamlarla dış şutları denemek gerekiyor. Bunu anımsatmaya çalıştım.
Sırası gelmişken, içeriden - dışarıdan atılan şutlarla isbet yüzdesine de değinelim...
En isabetli şut yüzdesi (44.21) Fenerbahçe’ye ait... Sarı-lacivertliler 294 şutun 130’unda çerçeveyi bulmuşlar. Beşiktaş yüzde 41,21 (266/111); Galatasaray yüzde 40.63 (283/115), Trabzonspor yüzde 38.36 (318/122) isabet oranı sağlamış.
Aralarındaki farklar beni çok ilgilendirmiyor. Hiçbirinin yüzde elliyi, daha fazlasını gerçekleştiremediğini görüyorum.
Sizce bu durum futbolumuzun (ya da ligimizin) zayıf halkası değil mi ?