Fenerbahçe, tarihinin en önemli kongrelerinden birine hazırlanıyor. 15 yıldan beri kulübü “tek adam” olarak yöneten Aziz Yıldırım, 2-3 Kasım’daki olağanüstü kongrede eski yoldaşı Mehmet Ali Aydınlar ile karşı karşıya gelecek.
Bu kongrenin en belirleyici yanı, iki tarafın da projeleri ve Fenerbahçe’ye vaad ettiklerinden çok, sonu gelmeyen bir hesaplaşma sürecinin gündemin birinci maddesine yerleşmesidir.
Aziz Yıldırım, bildiğiniz gibi Mehmet Ali Aydınlar’ın TFF başkanlığı döneminde Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne göndermediğini iddia etmekte ve o gün federasyon yönetiminde bulunan Galatasaraylıların da katkısıyla kulübün bu yüzden zarar gördüğüne, UEFA Disiplin ve Tahkim kurullarında cezalandırılmasına yol açtığını iddia etmektedir. Mehmet Ali Aydınlar ise durumun vehametine vurgu yaptıktan sonra Fenerbahçe ve Türk futbolunun şike - teşvik primi iddialarından en az zararla kurtulması için harcadığı çabaları - olabildiğince - kamu oyuna açıklamıştır.
Mehmet Ali Aydınlar, yıllar önce Malatya’dan İstanbul’a gelirken onu motive eden iki hayali vardı: Birincisi, iş dünyasında yer edinmek, büyümek ve topluma hizmet vermek. İkinci büyük hayali de Fenerbahçe başkanlığı idi. İlk hayalini gerçekleştirdi. İkinci hayali için hiç acele etmedi, yıllarca sabırla çalıştı. Yöneticilik yaptı, voleybol takımının sponsorluğunu üstlendi. Araya TFF başkanlığı girince büyük aşkıyla karşı karşıya kaldı. Başkan Aziz Yıldırım ve yönetimi, önce sponsorluğunu iptal ettiler, sonra Aydınlar’ı Fenerbahçe’nin düşmanı konumuna soktular.
Aziz Yıldırım, Mayıs 2012’de tutuklu iken Fenerbahçe kongre üyeleri, kendisine tam bir sadakat ve dayanışma örneği göstererek 5600 oy verdiler. Bu defa olağanüstü kongrenin koşulları farklı. Delegeler, Aziz Yıldırım’la birlikte Hulusi Belgü ve Mehmet Ali Aydınlar’ı oylayacaklar. Belgü’nün ihraç cezası Cumartesi kalkarsa, Pazar sabahı oylamaya aday olarak katılabilir. Aydınlar’la birleşme olasılığı da var. Nereden bakarsanız bakın, Aziz Yıldırım bu kongrede “tek adam-tek aday” konumunda olmayacak.
Bu kongre, Fenerbahçe’nin tarihe karşı olgunluk ve kader sınavı olacak. Karşılıklı ithamlar, engellemeler kavga ve gürültünün gereği yok. Bu kongre bir sadakat sınavı da değil, geleceğe dönük bir kader sınavı. Adaylardan da üyelerden de beklenen, sportif ve demokratik bir olgunlukla kongreyi gerçekleştirmek, her türlü provokasyondan uzak, akıl ve vicdan tartısıyla karar verip tercih yapmaktır.
Tanrı Fenerbahçe’yi korusun!
Fernandes ve Almeida
Birinin huzuru, ötekinin devamlılığı yok! Beşiktaş’ın iki Portekizli oyuncusu, sürekli sorun yaratıyor. Almeida’nın kaçırdığı goller, sakatlık sorunları hem bireysel performansını, hem de takıma katkısını aksatıyor. Fernandes ise yaşam biçimiyle çok eleştirilmesine rağmen, en kötü gününde bile sahada fark yaratan bir oyuncu. Ne var ki onun da bir türlü bitmeyen talepleri sıkıntı yaratıyor. Son olarak kulüpten beş yıllık sözleşme ve yıllık 4.1 milyon euro istemiş.
Fernandes takımı şampiyon mu yaptı? UEFA Kupası’nı mı kazandırdı? Elbette önemli ve değerli bir oyuncu. Ancak Avrupa’da hiç bir kulüpten almayacağı parayı Beşiktaş’tan istiyor. Ben de sorsam mı acaba “Alıp da kaçar mı?” diye!
Dikkati çekenler
* Fenerbahçe’nin toplam borcu 1 milyar 200 milyon TL (600 milyon dolar)... Her alanda iddialı konumunu sürdürmek durumundaki kulüp finansal açıdan pek de rahat durumda değil.
* Yıldırım, başkanlığı süresince yaklaşık 12 bin üye kaydetti. 13 bin oy hakkına sahip üye var. Olağanüstü kongreye 6-8 bin üyenin katılması bekleniyor. Katılım sayısı artarsa Aydınlar’ın şansı da artar.
* Yıldırım, haziran listesini kimseye açıklamıyor. Telefon başında önem verdiği etkin üyeleri tek tek arayıp destek istediği biliniyor.
* Olağanüstü kongrede seçim maddesi var, adayların konuşması için bir madde yok. Teammüllere göre genel kurulda gündeme böyle bir madde eklenebilir.
* Mehmet Ali Aydınlar, ekibini ve projelerini bugün - yarın kamuoyuna açıklayacak. Yıldırım’ın henüz bir vaadi yok.
* Fenerbahçe Spor Kulübü’nün radyo ve televizyonu var. Ne yazık ki adayların kendilerini tanıtma, iddialarını ve projelerini seslendirme programı yok!
* Aydınlar, temel olarak kurumsalllık ve profesyonel yöneticiler eliyle yürütme tezini savunuyor. Yıldırım’ın da kurumsallık hamleleri oldu. Ama son sözü hep o söyledi.