Fenerbahçe enerjisiyle, özgüveniyle, yerleşik hücum ve savunma anlayışıyla kazandı. Kimsenin itiraz etme hakkı yok. Bu takımdan puan alacaksanız, standartlarınızın çok üstüne çıkmalı, yaratıcı taktik ve disiplinle oynamalısınız. Oyuna ortak olmalısınız.
Rizespor kendi evindeydi ama, oyunun içinde değil.
Ne oynadılar, ne direndiler, ne de dayandılar!
Ellerinden - ayaklarından daha fazlası da gelirdi ama, niyetleri yoktu. Saklandılar.
Leonard Kweuke ile golü bulup öne geçtiği zaman Rizespor’un galibiyet hasretine nokta koyacağını, iç saha puan kayıplarına son verebileceğini düşünenler yanıldılar. Ligin ilk haftalarında esen rüzgâr çoktan dinmişti. Rizespor, geri dörtlüsünde, orta alanında ve hücum hattında dağınık, telaşlı plansız bir tepki oyunu oynuyordu. Topu savurmaktan, şişirmekten başka hiç bir şey yapmadılar. Özellikle hücuma çıkarken anormal top kayıplarıyla Fenerbahçe’ye beklenenin üzerinde hücum fırsatı ve pozisyon zenginliği yaşattılar. Cernat, Sylvestre, Kıvanç, Sercan kendilernden beklenen kişilikli oyunu sergileyemediler. Kweuke golden sonra durdu, sakatlanıp oyunu terk etmek zorunda kaldı.
Bu oyunu izlerken Rıza Çalımbay’ı da hüzünle gözledik... Kendi karakterinden bir ölçü aktarabilseydi, tüm oyuncuları ciddiyetle mücadele eder, yenilseler de alkışlanırlardı.
Bu oyun hocaya da takıma da yakışmadı.
Rizespor’un acıklı halini yazarken Fenerbahçe’nin ucuz ve kolay bir galibiyet elde ettiğini söyleyebiliriz. Ana yine de haksızlık etmeyelim. Kuyt, Emenike, Alper, Cristian, Mehmet Topal, sonradan oyuna giren Webo... Hepsi de aynı ciddiyetle oynadı. Dahası, savunma göbeğindeki Alves ve Egemen de Gökhan ve Caner’e ayak uydurup hücum organizasyonlarına oyun kurarak katıldılar. Rakibin bıraktığı boşluğu pozitif hamlelerle doldurdular.
Rizespor’da günün en ciddi adamı Serkan Kırıntılı’ydı. Gayretlerine rağmen arkadaşlarının niyetsizliğine kurban oldu, yazık oldu.
Hakem eleştirisi yapmayı çok sevmiyorum. Yine de Yunus Yıldırım’ın Caner’e topa dirsek müdahalesi nedeniyle ikinci sarıyı (...ve kırmızıyı) göstermesi gerekirdi. İkinci yarıda Kuyt’a penaltı tartışması yaratacak bir müdahale var, Yıldırım devam ettirdi. Eh, ağır çekimlere bakıp tartışırız artık!