Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tsunekazu Takeda, İstanbul-Tokyo yarışını beraberlikle başlatıyor: “Olimpiyat düzenleyen ülke olduğu için, Japonya’nın Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nde 2 üyeliği vardı. Kıdemli üyemiz, yaş haddini doldurarak görevini tamamladı. Şimdi IOC’de sadece ben varım. Türkiye’nin de 1 üyesi var”.
Buradan bakarsak, 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ev sahipliği yarışında durum 1-1 görünüyor.
Ama bu beraberlik sizi yanıltmasın. 7 Eylül 2013’te Buenos Aires’te toplanacak Uluslararası Olimpiyat Komitesi genel kurulu, Türk, Japon ya da İspanyol temsilcilerin kulislerine bakarak karar vermeyecek. Onların kararını etkileyecek olan en önemli kriter, Evaluation Commission (Değerlendirme Komisyonu) raporu olacak. Temmuzda raporunu tamamlayarak genel kurul üyelerine sunacak komisyon, aday kentlerin (İstanbul, Tokyo ve Madrid) ka-pasitesini, hazırlık performansını ince eleyip sık dokuyarak tartacak. 14 ana başlıkta olumlu ve olumsuz notlarını tek tek sıralayıp, Arjantin’deki oylama öncesinde kanaat önderliği yapacak.
Değerlendirme Komisyonu, ilk olarak Tokyo’dan başladı. Tesisleri gezdiler, yapılacak olanların yerini gördüler, projelerini incelediler. Bizler de 18 Türk gazetecisi, adaylık tarihimizde ilk kez bu temaslara izin verildiği ölçüde tanık olduk.

Haberin Devamı

‘İdeallerimiz için yapıyoruz’
Tokyo, ne yalan söyleyeyim benim için sıkıcı kentti. 2002 Dünya Kupası’ndan kalan kanaatim değişmiş değil. Pahalılığı da cabası. Londra’da 1 şişe suyun 5 Pound’a satıldığını anımsayarak, Japonya’da da aynı durumla karşılaşacağımızı görüyorum. Eski oyunlarda (1980,1984,1988) ev sahipleri bu kadar gözünü açmamıştı. Yıllar geçtikçe yatırılan paranın karşılığını çıkarmak için fiyatları katladıkça katladılar.
Sir Craig Reedle başkanlığındaki Değerlendirme Komisyonu da aynı izlenimleri edinmiştir sanıyorum. CNBC E’den grubumuzun tek kadın gazetecisi Fatma Zeynep Karahan, Başbakan Abe’nin “ucuz yen” politikasını anımsatarak, bu durumun olimpiyat adaylığıyla ilgisini, oyunlardan elde edecekleri geliri sordu. Japonya Olimpiyat Komitesi Başkanı Takeda, “Oyunlara 4,5 milyar dolar ayırdık. Yatırımlarımızı bu bütçe ile gerçekleştireceğiz” dedi ve Başbakan Abe’nin politikasına değinmeden “Oyunlarda ne kadar gelir elde edeceğimizi bilmiyorum” diye ekledi. Şuna hayret ettim ki, 100 yıl sonrasının projeksiyonunu bile yapabilen Japonya, oyunlarla ilgili gelir hesabını bilmiyordu. Böyle bir şey olabilir mi ? Olsa olsa, IOC’ye dolaylı olarak şunu söylüyorlar: “Biz olimpiyatı para için değil, sportif ideallerimiz için yapıyoruz!”

Haberin Devamı

Depreme dayanıklı binalar
Oysa ekonomi, her ülkede olduğundan daha fazlasıyla Japonya için hayati önem taşıyan bir alan... Belki de o nedenle olimpiyatı aldıktan sonra inşa etmeyi planladıkları stadyum için İngiltere’nin Irak asıllı ünlü mimarı Zaha Hadid’le el sıkışmışlar. Bu projeyle hem ekonomik olarak gösterişli hamle yapıyorlar, hem de Britanyalılardan ve IOC’de Zaha Hadid lobisinden oy almayı planlıyorlar.
Tokyo, benim için ne kadar sıkıcı olursa olsun saygıyı hak eden kent. Kesinlikle üç aday kentin içinde en temiz olanı Tokyo. Trafiğe kapanan yollar, kazılmış çukurlar, natamam yatırımlar ve inşaat telaşesi olmayan bir kent. Depreme dayanıklı, güvenle içinde yaşayacağınız binalar yapmışlar. Trafik derdi muhteşem (!) hızlı tren “çinkansenk”lere ite-kaka yolcu istifleyen özel görevliler var. Trafik yavaş akıyor. Japonlar, yabancıyı sevmeseler de, nazik ve hoşgörülü davranıyorlar, yardımcı olmaya çalışıyorlar. Sokakta sigara içemezsiniz. Biraz faşistçe tutum, ama kentin temizliğinde en önemli etken, sigara için bazı alanların ayrılmış olması.

Haberin Devamı

Desteklenme oranı yüzde 80
Olimpiyat ev sahipliği konusunda Japonya farklı tablolar sergiliyor. Hiroşima ve Nagazike’ye atılan atom bombalarının yıkıcı etkisinden (1945) 19 yıl sonra olimpiyat düzenledi bu ülke... Hayran olmamak elde mi? Bize bakarsak, 17 Ağustos depreminden 15 yıl sonra “kentsel dönüşüm”e anca başlayacağız. Japonya ileri teknoloji ve olağanüstü organizasyon becerisiyle ikinci olimpiyatı da düzenleyeceğini vaat ediyor dünyaya. Ancak yunus katliamıyla ilgili çevrecileri ve hayvan dostlarını rahatlatacak mesajı henüz yok. Geçenlerde 42 dünya kentinde çevreciler, yunus avcılığını (katliamını) sürdüren Japonya’ya olimpiyat verilmemesi için gösteriler yaptılar. IOC üyelerini Tokyo’ya oy vermemeye çağırdılar. Bu kampanya ne kadar etkili olur bilemem. Ama pahalılığıyla, sıkıcılığıyla ve de adaylık rekabetiyle canımızı sıkan Tokyo, ciddi bir aday... Zorlayarak da olsa halk desteğini yüzde 70’e getirmişler.
İstanbul’un desteklenme oranı yüzde seksenlerin üzerinde. Komisyon, sıra İstanbul’a geldiğinde araştırmasını açıklayacak. İş oraya kalırsa kesin favoriyiz. Şunu da eklemeliyim ki, “Barış Süreci” diye adlandırdığımız yeni görüşmeler, müzakereler ve tartışmalar, İstanbul 2020 için en önemli kozlarımızdan, avantajlarımızdan biri olabilir.
Değerlendirme Komisyonu’nun dünkü temaslarında basın ve televizyon merkezi ile eskrim ve güreş salonları gösterildi. Japonlar genç güreşçilerini de getirmişlerdi. Biz ise güreşin olimpiyat programındaki yeriyle ilgili olarak adaylık uğruna tavırsız duruyoruz. Oysa bu alanda da ağırlığımızı hissetirebiliriz.
Her neyse... Tokyo gözlemlerimize bugün de devam edip yarın güzelim İstanbul’a döneceğiz.