Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Üç adamlık senaryo


Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Ersun Yanal... Türk Futbolu’nun yetiştirdiği gözbebeği üç teknik adam.
Kariyerleri boyunca bu topluma bir şeyler anlatmak için yoruldular, yıprandılar, kendilerini adadılar.
Üçü de birbirinden farklı başarı öykülerinin kahramanı oldu.
Üçü de Türk Futbolu’nun yoluna taş döşedi, baş koydu.
Kimi içe dönük, domestik, kapalı futbol rekabetini dışarı taşıdı, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final onurunu tüm ülkeyle paylaştı. Milli Takım’la Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final oynadı.
Kimi, bayrağı Milli Takım’la ilk Avrupa Şampiyonası finallerinde dalgalandırdı... Yetmedi, UEFA Kupası’ndaki en büyük kulüp zaferine adını yazdırdı. İtalya’ya gidip kariyerini kabul ettirdi. Son Avrupa Şampiyonası’nda yarı final heyecanıyla hepimizi sarstı, en eğlenceli futbol ekibini sundu dünyaya.
Kimi de usta- çırak ilişkisinden sıyrılıp kendi yolunu bilimin ışığıyla parlattı. Bilgisayarına gömülüp en ayrıntılı analizlerle, en denenmemiş yöntemlerle farklılık yarattı.
Üçüne de hak ettikleri saygıyı gösteremedi bu toplum...
Evet, belki çok para kazandılar. Çok büyük şöhret sahibi oldular. Ama popüler kültürün değirmen taşları arasında ezilip ufalanmaktan kurtulamadılar.
Kimine göre onlar en sağlam iktidar kılıcı, kimine göre Türk Futbolu’nun baş tacı, bazen de tüm aksiliklerin suçlusu, günah keçisi oldular.
Bu toplum futbolda onlarla ürettiği değerleri, hep onları harcayarak, onları yorup yıpratarak tüketti.
Hesapların çoğu, komploların en çeşitlisi onların adı üzerine düzenlendi.
Şimdilerde yeni bir senaryo yazılıyor. Etkililerin ve yetkililerin sohbet masalarında üç adama yeni roller biçiliyor.
Senaryo bu ya, Milli Takım Dünya Kupası’na katılma şansını kaybediyor ve Ekim ayında Fatih Terim istifa ediyor. Türk Futbolu, bu istifayı olgunluk ve teşekkürle karşılayıp Hoca’yı, kendi senaryosu ile baş başa bırakıyor. Hoca zaten Türkiye’de bir kulüp çalıştırmayacağını çok önceden deklare edip kendini bağlamamış mıydı ? Yurtdışında piyasası da var... O halde Hocamıza iyi yolculuklar.
Senaryoyu oluşturanlar, bu istifa beklentisinin üzerine ikinci plana geçiyorlar...
Milli Takım’ın yeni hocasını seçiyorlar...
Fazla aramaya da gerek yok... Yeni Hocamız belli: Mustafa Denizli.
Denizli’nin Beşiktaş’la sözleşmesi mi ?
Dikkat edin canım siz de...
Hoca yönetimle görüşmesinde Şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi, Fortis Türkiye Kupası gibi başarılar için hiç prim istemedi. “Yönetim takdir etsin” demekle yetindi. Pazarlığa girmedi. Ama bir ayrıntı daha var : Sözleşmeyi imzalarken, olası ayrılık halleri için tazminat mevzuuna da girmedi... Beşiktaş da kovsa , Hoca da bıraksa, taraflar özgürce karar verecekler. Birbirlerine karşı beş kuruş ödemeyecekler. (Del Bosque’yle Tigana’nın kulakları çınlasın.)
Senaryonun ikinci planı için Hoca’nın durumu uygun. Hele Ediz Sırapınar’ın dünkü panorama yazısıyla Mehmet Demirkol’un zirve analizini okumuşsanız Mustafa Hoca’nın keyifsizliğini daha iyi anlayabilirsiniz.
Peki Beşiktaş n’olacak ?
Kuşkusuz, alışık olduğu üzere yeni bir hoca ile yola devam kararı alacak...
Yeni hoca adayı da Ersun Yanal oluyor bu durumda.
Turkcell Süper Lig yeni başladı... “ Bismillah, daha dün bir bugün iki. Bu senaryo ne ki! ” diye de itiraz etmeyin hemen...
Bekleyin...
Federasyon Başkanı Mahmut Özgener’le Mustafa Denizli’nin Altay’dan abi kardeşliğini de bu plana ekleyin. Kendi adıma bu senaryoyu sevmiyorum... Ama ülkemde böyle senaryolara çok uygun öykülerin yaşandığını da biliyorum.


Teşekkürler Adnan Polat
Kırk yıllık dostum Öztürk Pekin’le birlikte “Günaydın Futbol” programını sunuyoruz Lig Tv’de... Tam 17 gazeteyi sabahın köründe ince eleyip sık dokuyarak okumak, sonra da program boyunca o emek ürünlerini sizlerle paylaşmak o kadar kolay iş değil..
Ama inanın, bu işi zevkle yapıyoruz. Haberleri, yazıları, fotoğraf ve başlıkları keyifle yorumluyoruz.
Benim meslek hayatımda yazının yeri ve değeri en önde gelir. Ne demiş Latinler: “Söz uçar yazı kalır!”
Gazeteleri okudukça, hissettiğim duygu bana hep “İyi ki gazeteciyim” dedirtiyor.
Hemen her gazetede hayata farklı pencerelerden bakan sportif felsefe örnekleri var. Harika analizler, yorumlar ve haberler var. Zamanı durduran fotoğraflarla birlikte inanılmaz emek ürünleri var.
Gazetecilik zor iş...
Şu iletişim çağında iletişim kanallarının tümünü kapayarak, medyaya öcü gibi bakarak sporu yönetmeye çalışanlar, her şeyden önce halkın haberalma hakkına saygısızlık ediyorlar. Ama sıkıştıklarında da kamu yararına dernek statüsüne dayanıp “Biz halkın kulübüyüz” demekten geri durmuyorlar.
Gazetecileri susturacaklarını, sadece kendi keyiflerine göre işlerine gelen şeylerin haber olacağını sanıyorlar.
Yanılıyorlar.
Getirdikleri yasaklara ve dışlamalara rağmen, gazeteci yine de buluyor gerçeği. Habere ulaşıyor.
Kulüp medya ilişkilerinde can sıkan bu durumun altını çizerken, güzel bir örneği de dikkatinize sunarım.
Galatasaray Başkanı Adnan Polat, dün sabah bir basın toplantısı düzenledi. Hazırladığı çerçeveye uygun bir bilgilendirme konuşmasından sonra sorulan her soruya yanıt verdi.
İşte iletişim budur. Kırmadan, dökmeden, kavga etmeden... Azarlamadan, pazarlamadan... Dürüstçe yanıtladı gazetecilerin sorularını.
Kapılarda muhabir bekletmeyen, kendi açıklamasıyla yetinmeyip soruları da sabırla dinleyen Başkan’ın bu uygar tutumu içime su serpti...
Umarım, herkese örnek olur... Teşekkürler Adnan Polat!


Prof.Cevanşir’e saygıyla... Ted Open 61 yaşında
Tenisin bir avuç aydınlık ve cebi rahat insan tarafından oynandığı yıllarda... Bundan tam 63 yıl önce İstanbul’da Tenis Eskrim ve Dağcılık Kulübü, uluslararası bir turnuva başlattı... O turnuvanın bugünkü adı Ted Open’dır... ATP tarafından kendi kategorisinde en iyi turnuva seçilmiştir. Uzun ve maceralı bir yolculukla turnuva organizasyonunu bugünlere taşıyanları saygıyla, en başta da TED’in unutulmaz başkanı Prof.Dr. Behbut Cevanşir hocamızı minnet ve rahmetle analım..
Tenis kültürümüzde TED yolumuzu aydınlatan bir ışık oldu hep.
Zaman zaman zorlandılar. Devletten 1 kuruş yardım almadan yine de turnuvayı sürdürdüler.
Tüm dünyayı etkileyen finansal krize rağmen TED’in çabaları o kadar soylu ki, Garanti Bankası ve Peugeot hiç beklemeden sponsorluğu üstlendiler. Bazı üyeler de adlarının açıklanmasına gerek görmeden bireysel katkıda bulundular.
Ted Open American Express İstanbul Challenger turnuvası, Maslak’taki kortlarda devam ediyor.
İstanbul Cup’taki bayan tenisçilere magazin derinlikli ilgi gösteren medya, sadece tek ve çift erkekler arasında düzenlenen bu turnuvayı da hakkıyla yansıtmalı.
Her neyse... Ben hiç değilse final maçlarını izlemenizi öneririm. Pazar günü, lig maçlarından önce NTV’de!