Mustafa Denizli’nin Beşiktaş kariyeri, uğurlu sayısı 3’le başladı...
Savunmayı üçlüye döndürdü. Orta alanda Cisse ve önündeki üçlü ile dörtlü bir blok oluşturdu... Holosko Nobre ve Tello ile forveti de üçlemiş oldu.
İlk golü bulduğunda kronometre 2.43’ü (3. dakika) gösteriyordu.
12 dakikada üç golü bulup, maçın 6’da biri bitmeden 3 puanı güvence altına aldı.
Düşünün, cumartesi günü Kocaeli’de üç golü bulana kadar (98 dakika) göbeği çatlamıştı Fenerbahçe’nin.
Mustafa Denizli’nin teknik direktörlük kariyerini değerlendirenler, istatistiklerden, oyun felsefesinden önce “şanslı” olduğunu söylemeden geçemezler. Elbette, inanmayan bir grup hocaya karşılık şansa inananlar da vardır. Mustafa Denizli için bu anlamda bir şans değerlendirmesi yapana itiraz etmem.
Ne var ki, benim 40 yılı geride bırakan futbol anılarımın içinde şans, hep “arayanın” bulduğu bir şeydir.
Mustafa Denizli dün aradı ve buldu.
Hadi uğurlu sayısından bir örnek daha verelim... Üç gün önceden Ankara’ya gelip UEFA’nın ille de “futbol çimi” terminolojisi ile dayattığı “yapay çim”e alıştırdı takımını... Orada antrenman yaptırdı. Malzemecilere “lastik krampon” taktırdı.
Denizli’nin “üçlü savunma, üçlü forvet” anlayışı da bir başka arayış örneği. Elindeki kadrodan en üst düzeyde yararlanmak istiyor. Hücum felsefesine takım içinde biraz daha ağırlık kazandırmak istiyor.
Milan gibi
Tıpkı Şampiyonlar Ligi’ni sarsarak kazandığı yılların Milan’ı gibi...
Ne var ki “Milan’da Albertini’nin yaptığını Beşiktaş’ta Cisse gerçekleştirebilir mi?” sorusu da zihnime takılıyor doğrusu...
Üçlü savunmada Toraman, Sivok ve Zapotocny çabuklukları ve oyunu ileri taşıma niyetleriyle dünü sorunsuz yaşadılar. Hele orta alanın iki kenar adamından Serdar Kurtuluş ve İbrahim Üzülmez yeterli yardım ve destek alırlarsa, beşli bir güvence hattı oluşturabileceklerini de gösterdiler. Gençlerbirliği yine de bu hattı yararak zaman zaman tehlikekli pozisyonlar üretti. Zorluk derecesi daha yüksek maçlarda Beşiktaş ne yapar, bilemem.
Denizli’nin yeni oyun sisteminde Delgado biraz sahne gerisine çekilmiş gibi... Çabukluğu, ustalığı ve etkili atakları hep üç forvetin gölgesinde kalıyor.
Üçlü forvete gelince... Holosko ve Tello sık sık sağ- sol alan değiştirerek rakip savunmanın dikkatini ve baskısını dağıtıyorlar. Girdikleri gol pozisyonları da göz okşuyor. Ancak Beşiktaş topu kaybettiğinde orta alanı çok çabuk ve kolay oyundan düşüyor, savunma hazırlıksız yakalanıyor. Üzülmez’in Mustafa’ya yaptığı müdahale bunun en belirgin örneği. Hakemin penaltı kararı da doğru!