Bursaspor, formalarının tıpatıp benzerliği yüzünden Werder Bremen kimliği ile başladı maça...
Bundesliga ve Süper Lig temsilcilerinin ortak yanları sadece formaları değildi.
1899’da bir grup gencin nehir kıyısındaki yarımadada kurduğu takımın karakteri, biliyorsunuz “sürekli hücum!”
Dünkü Bursaspor’un karakteri de “hücum, hücum, hücum!” oldu.
Werder Bremen görünümlü hücum karakterli ev sahibinin konuğu da zaten “hücum“ kavramının en karakterli takımı Galatasaray’dı.
Böylece zevkli ve çekişmeli bir maç izledim kendi adıma. Futbol ölçüsüyle, eh işte eğlendim!
Çekişme, açık bir kapışmaya, boğuşmaya dönmeliydi. Olmadı. Zaman zaman öylesine hoş varyasyonlar, beceriler izledik ki, skor tabelası son andaki beceriksizlikler ya da müdahale beceriklilikleri yüzünden 2-1’le sabitlendi.
Maçı kenardan kazanan adam Samet Aybaba oldu.
Geçen sezon sonundan beri epey sarsıp değiştirdiği, Yusuf gibi yorgun bir usta ile değerini, Sercan gibi gençle enerjisini artırdığı Bursa’da bu yıl çok farklı bir oyun oynatıyordu.
Bekir ve Mustafa’nın orta alandaki çifte kontrolü Galatasaray’da tek kalan Ayhan’ı çalışmaz ve işlemez hale getirdi.
Yusuf’un dünkü zekası, aradan attığı yaratıcı ve elbette bitirici toplar tam anlamıyla bir Milli Takım çağrısını hak etmiyor muydu? Kesinlikle hak ediyordu.
Gollerini çok usta hamlelerle buldu Aybaba... Galatasaray savunmasında Meira’nın gayretlerine ve Sabri’nin katılımına rağmen Servet ve Volkan’la sırıtan çözülme ve zaaflar, ön taraftaki muhteşem silahşörleri de bunalıma sokuyordu.
Arda’nın örneğin, sağ kanatta oynaması, becerilerini kısıtlayan bir yanlıştı. Dahası, Lincoln ve önündeki Baros-Nonda ikilisine yapılan servisleri de azaltıyordu. Bursaspor savunması da o alanı zaten iyice kapatıyor, fırsat vermiyordu.
Skibbe bu işi ilk yarı boyunca çözemedi.
İkinci yarıda Arda’yı sola çekerken doğru, bu defa da Baros’u sağa gönderirken yanlış yaptı.
Meira’nın gayret ve yaratıcılığı, Skibbe’den daha zengindi.
Özeti, Bursaspor bir Alman takımı (Werder Bremen) gibi oynadı, kazandı.
Skibbe, bir Alman antrenör gibi oynayamadı, kaybetti!