Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nihayet, dördüncü maçta Beşiktaş Süper Final’e dahil oldu... Nihayet, Manisaspor’u deplasmanda 4-1 yendikten sonra girdiği hasret serisini 7. maçta bitirip galibiyetle yeniden (!) tanıştı.
...Ve nihayet Türkiye Kupası dahil, çıktığı her maçta zincirleme goller yiyen Beşiktaş, 20. maçında kalesini gole kapattı.
Başkan Fikret Orman ve arkadaşları da Beşiktaş’ın galibiyetine tanık oldu, nihayet!
Hem de ezeli rakibi Fenerbahçe ile oynadığı dördüncü maçta oldu bütün bunlar...
İnönü Stadı’nda... Çarşı’nın ortasında, kadın ve çocukların tanıklığında!
Oysa çok da galibiyeti vadeden bir oyunu yoktu başlangıçta Beşiktaş’ın... Fenerbahçe, bir gün önceden ayağına kadar gelen fırsatı kaçırmamak için iştahla saldırıyor, Alex ve Semih’le adeta tehdit ediyordu... Kaptan sakat sakat gelmişti İnönü’ye... Tam iyileşmeden, yeterli idman yapmadan, takımla birlikte çalışmadan büyük kredisiyle arkadaşlarına katılmıştı. Emre yedek kulübesindeydi, oyunun merkezi Selçuk ve Baroni’ye kalmıştı. İlk yarıda üst üste kornerler kazanan, sağdan Gökhan, soldan Stoch’un yıpratıcı hamleleriyle hücum organize eden Fenerbahçe’ydi... İbrahim Toraman ve Egemen, çok disiplinli bir çizgi savunma anlayışıyla Fenerbahçeli rakiplerini sık sık ofsayta düşürdüler. Öte yandan Hilbert ve İsmail de kazandıkları topları ileri taşımada oldukça başarılıydılar. Beşiktaş’ta Ernst ve Veli de savunma ağırlıklı oyunda hücum aksiyonlarına çok az katılıyor, o işi Fernandes’e bırakıyorlardı.
Beşiktaş’ın forvetindeki üç Portekizli karmakarışık, durgun, top kayıplarıyla taraftarları için can sıkan bir oyun sergiliyordu. Simao hemen hemen hiç yoktu. Quaresma, takım için sadece tek hamle yaptı... Almeida’nın attığı golden önce cezaalanına girip akıllıca çizgiye indi, sonra da arka direkte bekleyen Almeida’ya ustaca asistini yaptı... Sonrasında Quaresma, rakipleriyle dalga geçen, onları ti’ye alan halı saha oyuncuları gösterisine yöneldi.
Maçın ikinci yarısı, Beşiktaş’ın yüksek moralle hem direnişine, hem de akıllı kontratak fırsatlarıyla yarattığı baskıya sahne oldu. Fenerbahçe kazandığı duran topları bu defa değerlendiremedi. Sadece Baroni’nin tehlikeli bir şutu var ki, onu da önü kapalı olmasına rağmen Cenk başarıyla savuşturdu.
Fenerbahçe’nin fiziksel yorgunluğu, moral yıpranmanın da etkisiyle oyundan düşmesine neden oldu. Aykut Hoca’nın Stoch’u çıkarması, yerine aldığı Bienvenu’den umduğunu bulamaması hata mı, talihsizlik mi ? Bilemiyoruz!
Beşiktaş, Süper Final’e giriş yaparken hem şampiyonluk, hem de üçüncülük için kartları yeniden dağıttı.
İşte futbolun en güzel yanı... Yaşasın belirsizlik!