Kolayca paylaştığımız bir ilke var: Futbolun dili evrenseldir. Tamam, hiçbir itirazım yok da... Beşiktaş, futbolun dilini bilmiyor.
Takımın kendi içinde hâlâ yerli yerine oturmamış, iğreti bir durum var. Takım içi iletişim bir türlü kurulamıyor.
Fernandes ve Niang, futbolun evrensel dilini konuşuyorlar. Oğuzhan Özyakup da zaman zaman onlara ayak uyduruyor. Ama ötekiler, bu dili konuşmuyorlar. En çok da Olcay Şahan’a şaşıyorum. Yeteneğine, ulusal formadan aldığı davete ve tüm samimiyetine rağmen, Olcay henüz bu dili öğrenebilmiş değil.
Takımın arkadaşlığı, dayanışması, koşusu iyi de, Beşiktaş’ta “dil birliği” yok!
O yüzden Niang’la Fernandes topu kullanırken birbirlerini anlıyorlar.
Oyunun akışını, arkadaşlarının ne düşündüğünü çözüyorlar. Ötekilerin çözümleme noksanı ya da iletişim kopukluğu Beşiktaş’ın oyununu yavaşlatıyor, verimliliği düşürüyor. Kolay maçı içinden çıkılması zor labirentlere dönüştürüyor.
Mersin İdmanyurdu, sezonun en çok yanlış yapan, yanlışlar içinde bocalayan takımı. Üçüncü antrenörle çalışıyorlar. Kadroda gelen-giden birçok oyuncu var, ama henüz bir takım aidiyeti oluşmuş değil...
Hakan Kutlu gibi zor günlerin adamı genç bir antrenörle tutunmaya çalışıyorlar ama, futbolcular sanki kaderlerini kabullenmiş gibi. Tüm gayretleri, kişisel kariyerlerini korumak, iyi bir transfer fırsatı yaratmak üzerine... Günün en dramatik olayı, Nobre’nin başına gelenler... Üç gollü bir maçın iki golüne imza at ve takımın yenilsin, olacak iş mi! Ama oluyor işte... Nobre’nin takım savunmasına katkı anlamında korneri karşılama gayreti, Fernandes’in zeki ve ustaca vuruşuyla Mert kardeşimizi kendi kalesine gol atma talihsizliğine uğrattı. Yine de Nobre üzülmemeli... Hakan Şükür’ün bile yaşadığı tersliklerden biri bu.
Bazen savunmaya soyunan forvetler, gafil avlanabiliyor.
Yeniden Beşiktaş’a dönecek olursak. Almeida’nın sakatlığı büyük talihsizlik... İyi ki, Niang diye bir ustayı almışlar ama onun da durumu kritik. Herneyse Beşiktaş dünkü galibiyetiyle “Şampiyonlar Ligi” hedefini korudu. Aybaba ve futbolcuları puan kaybetse, öndekilerle değil, peşindekilerle UEFA için mücadele edecekti. O nedenle oyunun içeriğine, takımın uyumsuzluğuna, milli maç arasında ortaya çıkan gevşemeye filan bakmadan tabelayı okumak gerek: Beşiktaş başardı!