Biz bu çocuklar için günlerdir hayal kuruyor, masal rüyalara yatıyoruz. Meğer onlar, bu grup içi final maçının farkında bile değillermiş!
Yazık, hiç hazırlanamamışlar. Maçın önemi ile ilgili kişisel değerlendirmelerini yapamamışlar. Kişisel hazırlığı ve bilinci yeterli olmayan bireylerin oluşturduğu takımdan ne beklenebilir ki! Kocaman bir hayal kırıklığı. Dün Afrika rüyalarını gerçekleştirmek için bir niyet beraberliği, istek ve azim bütünlüğü göremedik Milli Takım’da.
Teknik Direktör Fatih Terim dahil.
Portekizli hakeme gösterdiği tepki, normalin çok dışında ve üzerindeydi. Hakemin kararı yanlış olabilir. Bir lider olarak, o haksızlığın da üstesinden gelecek hamleleri yapmak için kulübede kalmak gerekirdi. Ölçülü ve ılıman davranması beklenirdi. Ama o tehdit eden, azarlayan ve aşağılayan parmak hareketi, teknik direktörü, haklı konumdan suçlu statüsüne indirdi.
Yıldızlar yoruldu
Tribünden maç yönetmek de o kadar kolay olmadı!
Golü beşinci dakikada bulup skor ve moral avantajını ele geçirdikten sonra resmen dağıldılar. Top alış verişleri, paslaşmaları oldukça acemice idi. Boşnak oyuncular, iyi kötü bir taktik anlayışla, uzaktan ceza alanına, yayın üzerine indirdikleri toplarla Dzeko’yu pozisyona sokmaya çalışıyorlardı. Bizim yıldız oyuncularımız ise dakikalar ilerledikçe yoruldu, kontrol ve organizasyon yeteneklerini kaybettiler.
Estonya maçının yıldızı Arda, sezon başından bu yana oynadığı en pasif halindeydi. Tuncay, telaşlı koşularının üstüne fazlasını ekleyemedi. Semih’in sahada bir fazlalık olarak dolaştığını gördük. Hele kale ağzından döne döne topu geriye çıkarması vardı ki, saç baş yoldurur.
Kabul etsinler
Biz bu çocuklar için günlerdir hayal kuruyor, masal rüyalara yatıyoruz. Meğer onlar, bu grup içi final maçının farkında bile değillermiş!
Kusura bakmasınlar, övgüye hiç doyamıyorlar ya, bu eleştiriyi de kabul etsinler.
Maçın son dakikalarında Sercan, Semih, Gökhan ve Tuncay’ın girdikleri onca pozisyonda yüzde bin golleri kaçırmak için sadece şanssız olmaları yetmezdi. Bilinçsiz, çılgın ya da salak olmaları gerekirdi.
Oysa hiç de öyle değiller, değil mi!