Pazartesi maçlarını oynamak o kadar kolay değil! Tüm takımlar haftayı kapatmışlar, siz yeni haftanın başında son maçı oynuyorsunuz.
Hem Manisaspor, hem de Trabzonspor için zordu dünkü maçı oynamak...
Lider Trabzonspor açısından psikolojik yükün ağırlığı artmıştı. Bir gün önce Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı yenerek (emaneten de olsa) zirveye uğraması, Şenol Güneş ve futbolcularının canını sıkmıştı...
Dahası, Trabzonspor’a ilk yenilgiyi Trabzonspor'da tattıran da Hikmet Karaman ve Manisasporlu futbolcularıydı.
Hem postu deldirmeyeceksin, hem de rövanşı alacaksın...
Manisaspor’un da pek dillendirmediği hedefi vardı... Trabzonspor’u yine yenerlerse, 3 sıra birden sıçrayıp Beşiktaş, Eskişehirspor ve Galatasaray’ın üstüne çıkacaklardı...
Az şey mi?
İşte Pazartesi futbolunu zora sokan ve bir o kadar da güzelleştiren koşullar...
Kısacası, heyecanlı bir “yeme de yanında yat” futbolu!
Dünkü maçı sevdim... Manisaspor, pres, yardımlaşma, cesaret, dayanışma ve özgüvenin en güzel örneklerini vererek artık dip takımı olmadığını, klasman kovalayan bir ekip olduğunu gösteriyordu.
Yiğit İncedemir, Murat Erdoğan, Isaac, Simpson, maçı rakibin üzerine yıkmak için her şeyi yaptılar... Kahe biraz daha etkili olsaydı, skor tabelasını zenginleştirebilirlerdi... Yine de duran toptan buldukları Dixon golüyle skor avantajını yakaladılar.
Trabzonspor, ev sahibinin baskısı altında bunalıyordu. Maçı hiç hesaplamadığı biçimde savunma pozisyonunda oynamak zorunda kaldılar uzun süre... Orta alanda Colman ve Jaja beklenen etkinliği gösteremiyordu. Umut ve Burak da pozisyona girmelerine rağmen beklenen golü uzun süre atamadılar.
Sonra herhalde kazanamazlarsa neler kaybedeceklerinin hesabını yaptılar.
Jaja ikinci yarıya farklı bir kimlikle çıktı. Colman Alanzinho değişikliği de takıma yaratıcı bir dinamizm kazandırdı. Jaja’nın asistiyle Umut’un attığı gol, adına yakışan bir goldü... Yuvarlanıp giden maçı geri getirdi...
Bu denklik durumu, Manisaspor’u savunma, skoru koruma pozisyonuna zorladı. Trabzonspor’un istediği de buydu. Hep istim üzerinde, sürekli baskı yaparak kendilerine yakışan formatı yakaladılar. Alanzinho’nun yaratıcı, vuruş güzelliği taşıyan golü, Güneş’in önündeki bulutları dağıttı.
Üç golün ötesinde en az beş gole daha tanık olabilirdik. Umut, Burak ve Simpson’un kaçırdıkları hepimize beklediğimiz keyif ve heyecanı yaşattı. Elbette kalecilerin de bu oyunda rolleri var... İlker ve Onur’un kurtardıkları gollere de şapka çıkarmak gerekir... Ellerinize sağlık çocuklar!