Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biliyorum, bu yazıyı zamansız ve anlamsız bulanlar olacak... Yine de yazmalıyım. Unutmamak, unutturmamak için.

İstanbul’un 2024 Olimpiyat Oyunları’na adaylığından asla vazgeçmememiz için yazmalıyım.

Hemen anımsatmalıyım ki 30 Nisan 1992’de kabul edilip yürürlüğe giren 3796 sayılı “İstanbul Kentinde Yapılacak Olimpiyat Oyunları Kanunu”, o kanun kapsamında kurulan Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’nun görevinin oyunlar gerçekleştirilip kapandıktan 1 yıl sonra görevini tamamlayarak tasfiye edileceğini emreder. Bunun hukuksal anlamı da şudur: Olimpiyat Oyunları’nı İstanbul’a getirinceye kadar adaylığa devam!

Haberin Devamı

İstanbul, 2020’nin favori adaylarından biri olarak 2013’de Buenos Aires’deki IOC sessionunda ilk turda Madrid’i eleyerek Tokyo ile finale kaldı. Final oylamasında 36-60 kaybetti. Hemen belirtmeliyim ki bir Türk takımının Şampiyonlar Ligi’nde final oynayıp kaybetmesi neyse, bu sonuç da öylesine büyük bir başarıdır. Mutluluk vermez ama, gurur verebilir.

Biz o günkü oylamayı, hem dünya konjonktüründeki kaygılar, hem de kendi akıl almaz hatalarımızla kaybettik. Elbette arada “dost kazığı” diyeceğimiz durumlar da yaşandı. Örnek olarak sadece 1 islam ülkesinin (Umman) oyunu alabildik. İslam ülkelerine mensup 14 üye, İstanbul’a oy vermedi. Vaad ettikleri oyu verselerdi, oylama 50-46 İstanbul’un lehine sonuçlanacaktı. Hemen belirtmekte yarar var: İslam ülkelerinden oy kaybına uğrarken, bizim hatalarımız da buna yol açtı, onların stratejik hesapları da etkili oldu.

Peki bu yazıyı niye yazıyorum?

2024 adaylığı için 15 Eylül’de başvurular sona eriyor.

Buenos Aires’de doğal olarak hayal kırıklığına uğrayan siyasi irade, o gün “Biz bu adaylık işini bırakalım, nasıl olsa oyunları bize vermiyorlar” diyerek “Asıl gücümüzü dünya çapında sporcular yetiştirmeye ayıralım” tercihine yönelmişti.

Aradan iki yıl geçti. Görüldü ki dünya çapında sporcu yetiştirmek o kadar kolay değil. Eğitim, kültür, yatırım ve sabır isteyen bir süreç bu. Yine de vazgeçilmeden ısrarla başlaması gereken bir süreç. Ama şampiyon sporcu yetiştirirken olimpiyat organizasyonu gibi çok farklı bir alandan da asla vazgeçmemeliyiz. Neden? Yasa böyle diyor da ondan!

Haberin Devamı

Şimdii...

Terör karşısında yılgınlığa kapılıp hayallerimizden, projelerimizden, ideallerimizden asla vazgeçmediğimizi göstermek için...

Bu ülkenin “en büyük mutabakatı” olimpiyat oyunları olduğu için...

Ulusal birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi, demokrasimizi, ekonomimizi, sosyal hayatımızı güçlendirip geliştirecek en sağlam dayanışma programı olduğu için...

İstanbul 2024 Olimpiyat Oyunları adaylık dosyası kurulacak yeni Cumhuriyet Hükümeti’nin programında da protokolunda da mutlaka yer almalıdır.

Olimpiyat düzenlemek asla geçici bir heves ya da şık bir vaad değil, millete verilmiş namus sözüdür.

O sözden vazgeçilemez. O söz unutulamaz!

2024’ün adayları

PARİS: Alışılmış ve gedikli adaylardan. İlk turlardan itibaren eleniyor. Projesi ikna edici değil.

ROMA: İtalyanlar çok inanıyor. Ama aynı oranda inandıramıyorlar.

HAMBURG: Gerçekten güçlü bir aday. IOC Başkanı Thomas Bach’ın Alman olması bile gücünün göstergesi.

Haberin Devamı

BUDAPEŞTE: Gerçek bir spor ülkesi. Ekonomisi yeterli mi? Adaylığı ne kadar ciddiye alınır, belli değil.

BOSTON: Amerika’nın gücünü temsil eden yeni bir kent. Çok güçlü aday statüsünde. Ancak kamuoyu desteği zayıf.

BAKÜ: Avrupa Oyunları ile takdir kazandı. Adaylık konusunda kararsızlar.

İSTANBUL: 2020 adaylığında kararlılığını, ciddiyetini ve gücünü kanıtladı. Ortadoğu’daki konjonktürün 2024’e kadar kaçınılmaz biçimde mutlaka düzeleceğini varsayarsak favori pozisyonuna dönebilir.

Kolay gelsin Kuddusi

TFF’de Yıldırım Demirören’in yeniden başkanlığa seçilmesinden sonra doğal olarak MHK’nın da yeniden atanması gerekti. Yusuf Namoğlu’na teşekkür edip Kuddusi Müftüoğlu’nu göreve getirdiler. Vay! Sen misin MHK başkanlığına atanan. Adam daha bismillah demeden topa tutuldu, önyargılı ve haksız yorumlarla adeta infaz edildi.

İçtenlikle belirtmeliyim ki sevgili dostum Kuddusi bunları hiç hak etmiyor. Hakemlik kariyerinde yaptığı hataları hatırlatıp MHK başkanlığı için arıza öngörüsünde bulunmak hiç de doğru değil. Efendim, politikaya atılmak istemiş. Toroğlu da politikaya atıldı, ne oldu? Kurulu da güven vermiyormuş... Hele bir icraata geçsinler, görelim.

Oysa ben Müftüoğlu’nun öncelikle Uilenberg konusunda doğru bir hamle yapacağını düşünüyorum. Hollandalı hocayı sadece eğitimci, mentor kimliğiyle çalıştıracaklar ve yükünü azaltacaklar. Asıl sorumluluğu MHK üstlenecek.

Kolay gelsin Kuddusi!

ÇARŞI’nın vicdanı

Quaresma’nın Beşiktaş’a dönme kararından sonra transfer coşkusu yaşayan Beşiktaş taraftarları, tıpkı ilk gelişinde olduğu gibi Portekizli’ye havaalanında harika bir karşılama yapma kararı aldılar. Ama Suruç’ta terörün canlı bombası patlayıp (şimdilik) 32 kardeşimiz ölünce... O karşılamadan vazgeçtiler. Bravo kardeşler... İşte Çarşı, işte vicdan!