Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Biliyorsunuz, bu yılın şampiyonu play-off maçları sonunda belirlenecek. Bu sisteme baştan beri karşıyım ve gösteriyi devam ettirip, daha fazla maç oynatmak uğruna adalet kavramının sarsılacağını düşünüyorum.
Dün Saracoğlu Stadı’nda öyle güzel bir derbi izledik ki, play off’la ilgili olarak ilk kez olumlu düşünceler geçti kafamdan.
Evet, play-off’ta da dünkü gibi heyecanlı, bol skorlu maçlar izleyebilirdik...
Gerçekten bir derbiden beklenebileceklerin üstünde kaliteli, bol gollü, çok heyecanlı, (ve nihayet) az gerilimli maç izledik.
Fenerbahçe, taraftarının beklediği golleri çok erken, çok çabuk attı. Sonra geriye yaslandı, zaman zaman elde ettiği avantajın üstüne yattı.
Yokuş aşağı vitesi boşa alıp yakıttan tasarruf (!) eden uyanık minibüs şoförleri gibi davrandı. Galatasaray, iki farklı geriye düşmesine rağmen oyun disiplininden, mücadelesinden hiç kopmadan, moralini de oyun organizasyonunu da bozmadan harika bir “sil baştan” harekâtına girişti. Skor tabelasının tutsağı olmadı. Aksine, o tabelayı değiştirmek için aklını, gücünü ve hırsını kullandı. Günü, aradaki 9 puan avantajını koruyarak bitirdi.
Fenerbahçe çok rahat başladı maça... Orta alanda Emre ve Cristian, onların önünde Alex, Galatasaraylı Selçuk ve Melo’nun beklenen baskısından uzak, serbest, istedikleri gibi oynadılar. Özellikle Alex, savunmadan dönen topları rahatlıkla alıyor, sert bir müdahale ile karşılaşmadan topa istediği gibi hükmediyordu. Sow’un harika röveşatası ile attığı golden beş dakika sonra Alex ceza alanı dışından kendisine yakışan müthiş vuruşla Fenerbahçe’yi uçurdu.
Sonrasında durdu Fenerbahçe... Ne kanatlarından ne de ortadan coşkulu bir oyun oynayabildi. Aksine elde ettiği büyük avantajı korumak için savunmasında çoğalmayı tercih etti. Emre ve Cristian’ın yaratıcı oyun yerine kontrollu oyuna dönmesi, Musa Sow’un beklediği toplarla buluşamaması Fenerbahçe’nin gol iştahını bitirdi.
Galatasaray’da Selçuk, Melo, Eboue, Engin, Emre, Elmander ve Necati olağanüstü gayretle maçı döndürmeyi bildiler.
Elmander’in golünde Necati’nin, Hakan Balta’nın golünde de Elmander’in zeki ve yaratıcı asistleri övgüye değerdi.
Aykut Hoca, 63’de Stoch Selçuk değişikliği yaparak savunma önlemi alırken... Fatih Hoca tam aksine Aydın ve Baros’u oyuna sokarak kazanma niyetini gösteren hamleler yaptı. İlk yarıda Necati’nin, uzatmalarda da Baros’un kaçırdığı yüzde yüz gollük pozisyonlar Galatasaray’ın kararlılığına ve niyetine gösterebileceğimiz en iyi örneklerdi.
Evet, 1’er puan aldılar ama, yine de kazanan Galatasaray!