TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, 150 sayfalık “Etik Kurul” raporunu okuyup, yönetim kurulu ile paylaştıktan sonra beklenen tarihi (!) açıklamasını yaptı:
“Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bize iletilen hiçbir belgeyi şüpheli kulüpler ve kişilerle paylaşamadık. Bu yüzden kimseden savunma alamadık!”
“Savunma almadan yapılan bir disiplin yargılaması, hak arama hürriyeti ve adil yargılamayı ağır biçimde ihlaldir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır.”
Ve en can alıcı noktayı koydu:
En “fair” Erhan!
Geçen hafta, cuma akşamı Veliefendi Hipodromu’ndaki Plevne koşusunda, Halis Karataş’ın bindiği Gelibolu isimli at, sağa sola yalpalamaya başladı.
Anlaşıldı ki atın kantarması Halis Karataş’ın elinden kurtulmuş, boşta kalmış...
Böyle giderse, Karataş’ın yarışı kaybedeceği kesin...
Ama o anda hiç beklenmeyen bir şey oldu. Yarışın plase atlarından Eskişehir’e binen jokey Erhan Yavuz, bu tehlikeyi gördü. Karataş sadece yarışı kaybetmekle kalmayacak, belki birkaç at birbirine girecek, olası kazada can kayıpları da görülebilecekti.
İşte o anda... Erhan Yavuz, biraz hız kaybetme pahasına da olsa, eline geçen büyük bir fırsatı harcamayı göze aldı. Kantarmayı yakaladı ve “Halis Abi, al!” dedi.
Halis Karataş, böylece favorisi olduğu 120 bin lira ödüllü yarışı kazandı. Kendi payına 12 bin lira aldı. Erhan Yavuz ise dördüncü oldu ve 12 bin liralık ikramiyeden 1200 lira kazandı.
At yarışlarını “kumar” olarak görenler, sevmeyenler bol bol “anlaşmalı” koşudan söz ederler ya....
Artık sussunlar.
Karşılarında aslanlar gibi dürüst bir sporcu, centilmen bir binici...
Erhan Yavuz var!
İstanbul 2020
Tam 20 yıl önce spor sayfasına “28.Olimpiyat Oyunları İstanbul’da yapılacak” manşetini attığım zaman, meslektaşları tarafından ti’ye alınan hayalperest bir gazeteciydim.
Hatta benimle alay edenler, daha sonra “Olimpiyat’ı İstanbul’a verin” diyerek resmi görevle dünyayı dolaştılar.
Hayalden gerçeğe...
Üç olimpiyat oylamasına katıldım. Monaco 1993, Lozan 1997, Moskova 2001...
İstanbul üçünü de kaybetti. Ama her aşamada ciddiye alındı, daha çok saygı gördü. Rakipleri tarafından daha çok hesaba katıldı.
Şimdi kısa bir aradan sonra 2020’ye yeniden aday oluyoruz.
Üstelik Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın iradesi ve liderliğiyle.
Şimdilik rakiplerimiz Madrid, Tokyo ve Roma...
İspanya ve İtalya ekonomik krizde... En azından şu anda bu yükü taşıma umudu vermiyorlar. Tokyo deseniz. Orada duralım. Çok tatsız, renksiz bir kent.
İstanbul, hepsinden daha renkli, daha çekici ve daha kucaklayıcıdır, inanın!
Olimpiyat düzenlemeye bizim ayrıca çok ihtiyacımız var.
Ancak savaş ya da felaket hallerinde ortaya çıkan dayanışma ruhu, barışta olimpiyat heyecanıyla yeşerir.
Başbakan, derin bir olimpik felsefe ile, muhalefeti de bu sürece katarak yurt içi ve yurtdışı kampanyayı başarıyla sürdürürse...
Hiç de hayal değil, Türkiye kazanır!