Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sadece koca bir sezonun değil, yılların zirve yorgunluğunu yaşadılar. Kayserispor’u yenerek şampiyonluklarını ilan ettikleri maçta zemberek boşaldı. Heyecanla, emekle gerilmiş yay, artık fazlasına izin vermiyordu. Pandemi sonrası birçok takım güç kaybederken, Başakşehir o süreçten kazanarak çıkmıştı. Ama dün Süper Lig’de büyük hedefe ulaşmanın rahatlığı ile UEFA rövanşına konsantre olmakta zorlandılar. Daha terlemeye bile zaman kalmadan (Dk.4) Wind’in golüyle geriye düştüler.
Kopenhag’la oynadıkları ilk maçta zorlandıkları gibi dün de alışık olmadığı koşullarda mücadele ediyordu Başakşehir…
Danimarka temsilcisi, koşusu, birlikte oynama becerisi ve alan kapatmaktaki ustalığıyla Başakşehir’in oyun kurmasını engelledi. Merkezde Mahmut ve Mehmet’e baskı uygulayarak hatalı pasa zorladılar. Visca ve Crivelli’nin sağ ve sol kanattan ataklarını baskılı savunma ile önlediler. Demba Ba’nın da buluştuğu topları iyi kullanamadığını gördük.
Başakşehir, devrenin sonlarına doğru Crivelli ile Demba Ba’yı çift santrfor gibi kullanmaya başladı. Visca sol kanada kaydı. İrfan Can’ın da katkılarıyla gol pozisyonlarına girdiler, maça ortak oldular.
Başakşehir, kötü oynasa bile bir gol atabilir, tur için umutlarını sürdürebilirdi. Ancak baştan savma ortalar, gelişigüzel ataklarla fırsatları harcadılar. Buna karşılık mekanik bir düzenle uyum içinde oynayan Kopenhag takımı, önce Mehmet Topal’ın eliyle penaltıyı yakaladı. Öyle ki Topal itiraz bile edemedi. Wind takımı 2-0 öne geçirdi. Yine de 1 gol bütün hesapları değiştirebilirdi. Hayır, tur golünü biz beklerken bu defa da Falk inanılmaz bir çabuklukla fırlayıp ceza alanı dışından karar sayısını atıverdi.
Okan Hoca dahil, tüm Başakşehir takımında bir ağırlık, rehavet, beklemediğimiz bir boşluk gözlemledik. Üzücü ama doğal bir durum. Dedik ya zemberek boşalmış… Geçmiş olsun!