Mustafa Denizli'nin ne kadar zor bir işe soyunduğunu gördüm... Takım inşa etmek tamam da, ruh yaratmak o kadar kolay değil
Ankara'da üçüncü dakika dolmadan golü bulup maçı götürüyorsun.
İstanbul İnönü'de üçüncü dakikada golü yiyor, 92 dakika süreyle mücadele ediyor, tepiniyor ama maçı kazanamıyorsun.
Beşiktaş, anlaşılan o ki, bu yıl da İnönü sendromundan kurtulamayacak. İç saha kayıplarına çare bulamadan sezonu tamamlayacak.
Ne tanı koyarsanız koyun, Mustafa Denizli'ye rağmen bu gerçek değişmeyecek.
Mustafa Denizli de tüm hamlelerine rağmen bu gerçeği değiştiremeyecek.
Ortada mental bir sorun var. Beşiktaşlı futbolcular, Delgado'dan İbrahim Üzülmez'ine, Nobre'sinden Bobo'suna kadar sorunlular. Aklın gereği olan kolayı değil panik halinde zor olan vuruşları seçiyorlar. Hatta vuramıyorlar bile. Topu dürtüyorlar. Rahat değiller.
Psikolojik sorunları da var. İstanbul İnönü'de direnen her takıma ve özellikle Sivasspor gibilerine karşı korku eşiğini bir türlü aşamıyorlar. Bacakları titriyor adeta.
İşin daha da vahim yanı, bu sorunların farkında değiller. Bu maçla ilgili görüşlerini ve değerlendirmelerini dinleyin, okuyun... Hiçbiri gerçeği söyleyemeyecek. Hakemi rakip oyuncuların sertliğini filan eveleyip geveleyerek sıyrılacaklar.
Elbette maçın taktik bir tartısı da var. Denizli'nin vizyonu bu takıma ağır geldi, taşıyamıyor. Üçlü savunma, hele İbrahim Toraman'ı geride sabit bırakıp Sivok ve Zapo ile oyuna katılma felsefesi iyi güzel de, felsefe de bu takımı yorar.
Holosko'yu kenarda bekletip Nobre ve Bobo ile daha etkin bir saldırı planladı Denizli. İyi güzel de Bobo'da o heyecan kaldı mı, kalmış mı ? Hoca bu aşka karşılık bulamazsın, vazgeç! İçi uyuyor bazı adamların. Nobre'nin gayretlerine ve kendini paralamasına karşın Tello ne yapıyor mesela ? Cisse ne yapıyor, İbrahim Üzülmez ne yapıyor ? Kale ağzında önüne gelen topu sağ ayağınla dürtmek yerine ille de soluna almaya çalışırsan, Dolmabahçe'ye gidersin. İyi yolculuklar sana! Koca bir takımda bu kadar büyük bir isme, yılların emeğine yakışıyor mu İbrahim ? Yoksa gerçekten "üzülmez" misin ?
Kanatlardan etkin bir atak gördünüz mü ? Evet, sayısız pozisyona girdiler, kale ağzında inanılmaz fırsatlar yakaladılar. Ama Bilica ve Diall ile genç kaleci Akın'ı bir türlü geçemediler.
O zaman bir dakika duralım. Bu savunma göbeğindeki ikiliye saygı duyalım.
Özellikle Bilica'ya... Çocuk, 2000 Sidney Olimpiyat Oyunları'nda Brezilya Olimpik takımında imiş... Ronaldinho ve Bayernli Lucio ile birlikte oynamış. Gördünüz işte kumaşını... Tek kafa topu vurdurmadı Beşiktaşlılara... Tek rakibi döndürmediler kaleye. Topla rakip arasına her defasında çabucak girip pozisyonları öldürdüler.
Dün gece Beşiktaş'ı İnönü'de izledikten sonra Denizli'nin ne kadar zor bir işe soyunduğunu gördüm...
Takım inşa etmek tamam da, ruh yaratmak o kadar kolay değil. Yine de kolay gelsin hocam!