Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Onlar harika işler yapmaya devam ettikçe, bizler de keyifle yazmayı sürdüreceğiz.
Hoşuna gitmeyen, beğenmeyen, kıskanan takip etmesin Altınordu’da olup biten olağanüstü işleri.
Bir futbol kulübü işlevinin çok ötesinde güzellikler üretiyor bu camia.
Farklılık yaratıyor, örnek oluyor, sadece bir oyunun kurallarını değil, geleceğe projektör tutacak öğretiler sunuyor genç zihinlere.
“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” sloganını duyan herkesin aklına Altınordu “eğitim kurumu” geliyordu. Artık fazlası var!
Geçenlerde sosyal medyadan, uzun zamandır devam eden bir çalışmayı paylaştı kulüp. Bir kez daha hayranlık duyduk.
Yetenekleriyle futbol okuluna kabul edilen gençler; domates, biber, patlıcan, kavun yetiştiriyor. Her sabah ilk işleri, kendi elleriyle diktikleri fideleri sulayıp, her gün nasıl büyüdüklerini gözlemek oluyor. Tarlaya giriyor, zamanı gelen ürünü hasat ediyor. Süt sağıyor, kümesten yumurta topluyor. Sonra yolunu tutuyor yeşil sahaların...
Kent yaşamının acımasız karmaşasında elinden teknolojik cihazları düşürmeyen yaşıtlarının aksine, hayata dair unutulan gelenekleri öğrenmenin keyfini çıkarıyor bu çocuklar.
Sevgili Ali Ergöçmez şöyle diyor mesajında: “Sadece futbol öğrenen hayatı ıskalar. Bir çiçek büyüteceksin, yetişmenin ne demek olduğunu anlamak için.”
Bu tarlanın bereketli toprağından fışkıran, kişiliği ve yeteneği ile dünya yıldızlığına aday gösterilen Cengiz Ünder, Altınordu kulübünün en verimli üretimlerinden biridir.
Ünder’in yetiştiği yuvaya sağladığı katkıyı sadece ekonomik bir kazanım olarak algılamak, marketten parlak ambalajlı meyve-sebze almayı alışkanlık haline getirmiş büyük kulüplerin (!) hiç tatmadıkları bir “beceriyi” küçümseme çabasıdır nafile.
Cengiz gibi yıldızların nicelerini Türk futboluna sunmaya devam eden, gurur duyduğumuz Atatürkçü bir eğitim kurumudur Altınordu.
Genç Cumhuriyet’in çağdaş hamlelerinden biri olan Köy Enstitüleri nasıl “köy kökenli aydın bir kuşak” yarattı ise, Altınordu kulübü de 21. yüzyılın Türkiye’sinde sadece futbolcu yetiştiren değil, ülkesini seven, varoluş ilkelerine bağlı, iyi yurttaş ve iyi sporcu olmayı özümseyen gençlere yol gösteren bir sosyal sorumluluk projesidir.
Bize soluk aldıracak haberleri özlediğimiz zaman diliminde, çok görmeyin bir futbol kulübünün yaptığı güzellikleri.
Bir de... Gölge etmeyin yeter!

Haberin Devamı

Diren cennet Ekincik!

Haberin Devamı

Ekincik koyu sevdamızın adı. Yurdumun bakir kalabilmiş ender köşelerinden biri burası. Hâlâ ranta, teknolojiye, insana direnmeye çalışıyor. Berrak denizi, üç yanı ormanlarla çevrili oksijen pompalayan havası, yaz sıcağını hissettirmeyen deniz meltemi ile, cennetin Ege kıyılarında tasvir edilmiş bir kopyası Ekincik.
Lakin her gelişimizde, “vandalların” yarattığı tahribata tanıklık etmek kahrediyor bizi. Carettaların doğal yaşam alanına verdiğimiz zarar, onların üremelerine engel olduğu gibi, Ekincik koyuna yakışmayan manzaralar da yaratıyor. Yıllar önce gecenin bir vakti yumurtadan çıkan yavrularını tek tek toplayıp denize bıraktığımız gerçek ev sahiplerimiz, başka diyarlara kaçıyor artık...
Aynı coğrafyada yaşıyoruz. İnancı, hayat tarzı, dünya görüşü ne olursa olsun, güzel şeyleri paylaşmak herkesin hakkı. Yeter ki insanlığımızı unutmayalım, ardımıza dönüp baktığımızda, utanacağımız izler bırakmayalım istiyoruz!
Sadece Ekincik’te değil, biliyoruz ki üzerine titrememiz, özenle korumamız gereken tüm kıyılarımızda yaşanıyor aynı çirkinlikler.
Özellikle günübirlikçi tatilcilerin sorumsuzca kirlettikleri sahillerimiz, yüreğimizi yakıyor. Öylece bırakıp gidiyorlar hiç pişmanlık duymadan.
Mısır koçanları, boş içecek kutuları, izmaritler, çekirdek kabukları, çocuk bezleri ve karpuz kalıntılarını görmek, canını acıtıyor her doğa severin.
“İnsanlar evlerinde de böyle mi yaşıyor” diye düşününce, zaten bitme noktasına gelen turizme vurduğumuz darbenin boyutları, derinden yaralıyor yüreklerimizi.
Sevgili kardeşim Emrah Şatır ve ailesinin Ekincik koyundaki mütevazı mekanlarını yaşatmak adına verdiği mücadele, takdire şayan. Direniyorlar. Ama, ahh o çaresizlik yok mu? Üzülüyoruz...
Ekincik Koyu özelinde, her birimizin yüreğinde yer eden güzellikleri koruyacak çoğunlukta olduğumuza inanmak, cehalete ve ihanete karşı en büyük kozumuz.
Başka ne gelir ki elden?

Haberin Devamı

Sayın Bak’tan ricamız!

Son 4 yıldır elektronik postamıza gelen maillerin neredeyse yarısı, spor bakanlığının “kutlama mesajlarından” oluşuyor.
Hani sanırsınız, her gün bir sporcumuz Avrupa ya da Dünya şampiyonu oluyor, milli takımlarımız bir kürsüden diğerine koşuyor, olimpiyatta kazanmadık madalya bırakmıyor. Keşke öyle olsa, razıyız mail bombardımanına.
Başarılı sporcuyu takdir etmek elbette bakanın görevi. Bunları beş vakit medyaya servis etmek ise abartı. Muhatabı ile paylaşmak kime ne kaybettirir?
İlgili birimdeki arkadaşlar kusura bakmasın; sporda alınan radikal kararları ve olumlu sonuçlarını, geleceğe yönelik projeleri, kanayan yaralara vurulan neşteri, içimizi ısıtacak güzel haberleri duymak istiyoruz artık. Zamana mı ihtiyaç var?.. Boş kalsa da mail kutumuz, seve seve bekleriz!

Herkes lider olamaz!

Liderler eylemleri, söylemleri ve duruşları ile kabul görür. Toplumla barışık olmak, gönüllerde yücelmek ve oralarda kalabilmek, çok az kişiye nasip olmuştur bugüne kadar. Bu yüzden, “mevki-makam-güç” sahibi herkese lider denmez. Veya, her ne unvan yakıştırılıyor ise!..
Hoş bir seda bırakabiliyor musunuz arkanızda? Saygı duyuyor mu insanlar gidişinize? İşte o vakit, para-pul, çuval altınla tartılmaz varlık nedeniniz ve değeriniz. Ödül de, ceza da bu dünyada. Gurur duyacak, ya da kahredeceksiniz tercihlerinize!