11.05.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu (TUR) bu yıl 60. kez düzenlendi. Bu uzun yolculuk, yalnızca bir spor organizasyonunun değil, Türkiye’nin gelişen bisiklet kültürünün, doğasının, insanının, tarihinin ve hayallerinin de hikâyesi. TUR, pedal çeviren bacakların gücünden, yollara dizilen izleyicilerin alkışına, tarihi köprülerin altından geçen konvoydan, küçük bir çocuğun gözlerinde parlayan ilhama kadar uzanıyor. Kısacası, bu yarış bir rotadan değil; bir ruhtan oluşuyor. Bunun için Yarış Direktörü Mutlu Erçevik’in sözlerine kulak vermek yeterli.
Antalya’da düzenlenen yarışın basın toplantısında konuşan Erçevik, TUR’un nasıl bir etki yaratabildiğini duygusal bir biçimde ortaya koyuyor:
“80’li yılların başıydı. Yine bir Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’ydu ve o zamanlar küçük bir çocuktum. Benim izlediğim ilk bisiklet yarışıydı. Gelibolu Tekirdağ etabı... Bu bende gerçekten çok büyük izler bıraktı, çok etkilenmiştim. Ve bisiklet sporuna başlamama vesile oldu. Şu an TUR’un Yarış Direktörüyüm ve bugün burada olmama vesile olan yarış Türkiye Turu’nun ta kendisiydi.”
Dünyaya Türkiye’den manzaralar
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu ilk kez 1963 yılında ‘Marmara Turu’ adıyla düzenlendi. 1965’te uluslararası statüye kavuştuğunda, henüz Türkiye’de bisiklet sporu emekleme aşamasındaydı. Ancak her yıl biraz daha gelişti, sınırlarını genişletti ve bugün dünya sahnesinde ses getiren bir yarış haline geldi. Avrupa’nın önemli turlarından biri olarak gösterilen bu organizasyon, ülkemizin yalnızca sportif değil, kültürel ve ülke tanıtımı açısından da önemli bir vitrini.
Tur, aynı zamanda Türkiye’nin dünyaya açılan pencerelerinden biri. Her yıl uluslararası bisiklet takviminde yer alan ve yüzlerce ülkede canlı yayınlanan bu dev organizasyon, Türkiye’nin eşsiz doğasını, tarihini ve kültürel zenginliğini milyonlarca izleyiciye ulaştırıyor.
Yarış güzergâhı, yalnızca sporcuların mücadelesine değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki doğal ve tarihi güzelliklere de sahne oluyor. Etaplar boyunca yayınlanan havadan çekimler; turkuaz kıyılar, tarihi kaleler, antik kentler ve etkileyici dağ manzaralarıyla Türkiye’nin turistik cazibesini gözler önüne seriyor. Ve bu görüntüler, yalnızca bir yarışı değil, bir ülkeyi anlatıyor.
Eurosport, TRT Spor ve onlarca uluslararası spor kanalında milyonlarca kişinin takip ettiği bu yayınlar, Türkiye’yi dünyanın dört bir yanındaki izleyicilere tanıtıyor. Her pedal darbesiyle yeni bir manzara ekrana geliyor. Her etapta bir şehir, bir hikâye, bir kültür gözler önüne geliyor. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, bir yarıştan fazlası.
Geleceğe pedallamak
Türkiye Bisiklet Turu aynı zamanda Türkiye’de bisikletin gelişmesine de öncülük ediyor. Yeni bisiklet yollarının açılması, belediyelerin sürdürülebilir ulaşımı gündeme alması, gençlerin profesyonel bisiklet hayalleri kurabilmesi gibi katkılardan bahsedebiliriz.
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 60. yılı geride kalırken, geleceğe umutla bakmak için çok nedenimiz var. Giderek artan izleyici kitlesi, genç bisikletçilerin yarışa olan ilgisi, medya desteği ve sürdürülebilirlik vizyonu, bu yarışın yalnızca geçmişe değil, geleceğe de yön vereceğini gösteriyor
Türkiye’de bisiklete binmek, artık sadece bir spor değil; bir yaşam tarzı. Bu yarış da o yaşam tarzının en prestijli vitrini. TUR artık sadece bir yarış değil... Bir yarıştan fazlası.
Sezonun ilk Büyük Turu Arnavutluk’tan start aldı
Uzun bir bekleyişin ardından, Büyük Tur takvimi Giro d’Italia ile başladı. 2025 İtalya Bisiklet Turu, 9 Mayıs Cuma günü Arnavutluk’tan start aldı. Tam 21 gün sürecek yarışların ardından, ikonik pembe mayo, 1 Haziran Pazar günü Roma’da genel klasman birincisine verilecek.
Arnavutluk’ta üç etapla koşulacak ve 2. etap başkent Tiran çevresinde bir zamana karşı. Yarış Apeninler’e ulaştığında yedi etaptan sonra yüksek dağlar belirecek ve ardından Toskana’dan geçen bir gravel etapla yarışın ilk haftası tamamlanacak. Yarışın son haftası Colle delle Finestre, Passo di Mortirolo ve Monte Grappa gibi ünlü tırmanışlara uğrayacak.
Son şampiyon Tadej Pogacar, Giro tacını korumayacak. Onun yerine iki eski şampiyon Primoş Roglic ve Richard Carapaz başlangıç çizgisinde yer alacak. Genç UAE Team Emirates XRG lideri Juan Ayuso, Visma Lease a Bike ‘dan Simon Yates ve emeklilik sezonundaki Romain Bardet de genel klasman mücadelesi verecek isimler arasında.
XDS Astana ve Wout Poels hakimiyeti
2025 Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, hem sportif rekabetin hem de taktiksel ustalığın ön planda olduğu unutulmaz bir yarışa sahne oldu. Özellikle yarışın 4. günü olan Marmaris Akyaka (Kıran) tırmanış etabı, 170 kilometrelik uzunluğu, sert eğimleri ve dar kırsal yollarıyla pelotonun sınırlarını zorladı. Wout Poels, bu etapta rakiplerini birer birer geride bırakırken, son tırmanışta yaptığı atakla yarışın kaderini değiştirdi.
Poels’un güçlü tırmanış temposuna ne rakipleri ne de takip grubu yanıt verebildi. Etabı birincilikle tamamlayan Hollandalı bisikletçi, bu zaferle genel klasmanda liderliğe yükseldi ve ardından bu liderliği son etaba kadar korumayı başardı
XDS Astana takımı yarış boyunca ortaya koyduğu üstün performansla dikkat çekti. Hollandalı bisikletçi Wout Poels’un takım arkadaşı Harold Lopez de genel klasmanda ikinci sırayı alarak takımın yarıştaki dominasyonunu pekiştirdi.
Yarışın son etabı olan İzmir’deki 8. etapta, Matteo Malucelli’nin etkileyici sprintiyle XDS Astana, TUR2025’i dört (Wout Poels, Harold Lopez, Lev Gonov ile birlikte) etap zaferiyle tamamladı.
Şampiyondan TUR2025’e tam not
1988 Paris Roubaix şampiyonu Dirk Demol, “Gerçekten geliştirilecek bir nokta olduğunu ya da şu yapılmalı diyebileceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum” sözleriyle organizasyonun ne kadar iyi olduğunu kanıtladı
TUR’un son günü Çeşme’de ayaküstü sohbet etme şansı bulduğum, 1988 Paris Roubaix şampiyonu Dirk Demol’e organizasyon hakkında görüşlerini sordum
Spor kariyerinin ardından takım aracına sportif direktör olarak terfi eden bisikletin yaşayan efsanesi, “Bu Türkiye’ye üçüncü gelişim” diyor ve başlıyor yarışa dair görüşlerini içtenlikle aktarmaya:
“O günlerden bugüne hatırladığım en önemli şey, yarış gerçekten çok iyi organize ediliyor. Bana inanın ki birçok organizasyon için iyi bir örnek teşkil ediyor. Çok fazla transfer yok, her yere ulaşım kolay, oteller, havalimanı yakın, gerçekten her şey çok iyi planlanmış.”
Demol gibi hem eski bir pro hem de sportif direktör olarak günümüzde peloton içinde yer alan büyük bir deneyimin, yarışı daha da ileri taşımak adına tavsiyelerinin neler olduğunu soruyorum...
Demol’ün yanıtı şaşırtıcı olduğu kadar sevindirici de... “Gerçekten geliştirilecek bir nokta olduğunu düşünmüyorum. Sprint etapları, tırmanışlar... Genel hatları ile çok iyi organize edilmiş bir yarış. Şu yapılmalı ya da yapılmamalı diyebileceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum.”