F.Bahçe 1-0’lık avantajla gitmiş olduğu Benfica deplasmanında maalesef istediği sonucu alamadı. Oyunun baştan sona kontrolü tamamen Benfica’nın elindeydi. Aykut Kocaman şimdiye kadar deplasmanda oynadığı Avrupa maçlarındaki gibi kontrollü futbolu ve takım savunmasını ön plana çıkararak öğrencilerini sahaya sürdü. Ama bir gerçek var ki o da Benfica’nın süratli oyunu, aynı zamanda baskılı temposu temsilcimize istediği fırsatları vermedi.Oyuna çok hızlı giren Benfica aradığı golü çok erken buldu. F.Bahçe beklenen tepkiyi vermekten uzak bir şekilde oynarken gelişen ani atakta penaltıyı yakaladı (Penaltıdan önce Sow’un pozisyonu ofsayttı). Gelen golle beraberliği yakalayan F.Bahçe, istediği oyunu bir türlü oturtamadı. Benfica’nın aynı tempoda devam etmesi, oyun anlayışında farklı şekilde kazanma arzusu ve savunmanın bir anda uyumasıyla gelen gol F.Bahçe’nin ilk yarıyı geride kapatmasına neden oldu.F.Bahçe Gökhan Gönül’ün sakatlanmasıyla saha içerisinde bir takım değişiklikler yaptı. Ama bir türlü gol adına herhangi bir şey yapamayan F.Bahçe kalesinde de 3. golü gördü. Ne ilginçtir ki, bir tek pozisyon diyebileceğimiz Stoch’un 80. dakikadaki şutu oldu. Sanki ‘Nasıl olsa bir gol daha atarız’ düşüncesi vardı kafalarda. Fakat Benfica’nın gücü karşısında maalesef bir şey yapamadılar. Son 5-6 dakika içerisinde doldur-boşaltlarla pozisyon üretmeye çalışsalar da elenmekten kurtulamadılar.YİNE DE TEBRİKLERTakımdaki ürkek futbolu anlamak mümkün değil. Buraya kadar büyük emeklerle gelmişsiniz fakat 90 dakika boyunca F.Bahçe hiçbir şey yapamadı. Hakem Lannoy, F.Bahçe adına mükemmel maç yönetti. Belki 80. dakikadan sonra birkaç kararda takdir hakkını Benfica’dan yana kullandı. F.Bahçe ligdeki şampiyonluk yarışından koptuktan sonra UEFA Avrupa Ligi’ne de veda etti. Artık önlerinde bir tek hedef kaldı o da Türkiye Kupası. Ama her şeye rağmen F.Bahçe’yi tebrik etmek gerekir. Fakat şunu da gördük ki, üst seviyede bir takıma karşı maalesef yokları oynadılar. Benfica çok kaliteli, çok hızlı oynayan özellikle kendi sahasında bunu hissettiren bir takım. Ve muhtemeldir ki, Chelsea’yi yenip kupayı alırlarsa kimse şaşırmasın.Ah Egemen ah! Maçın bence en önemli kırılma anlarından bir tanesi yedikleri 2. golde Benfica’nın oyunu hızlı başlatmasını engelleyememeleriydi. Bir diğer kırılma anı da 90+2’de Egemen topu geldiği taraftaki köşeye vursaydı her şeye rağmen finalde bir F.Bahçe izleyebilecektik.
F.Bahçe, Benfica’yı İstanbul’da sahadan nasıl silmişti? Yardımlaşarak, savaşarak ve her şeyden önemlisi hücum ederek, golü düşünerek! Dün akşam ise o takımdan eser yoktu. Evet, Benfica ev sahibiydi, F.Bahçe’deki eksik futbolcular fazlaydı ama kazandığınız bir maçın rövanşında bu futbol olmadı, böyle bir veda yakışmadı! Ne yazık ki, bunda Aykut Kocaman’ın ‘savunma anlayışı’nın katkısı da çok büyük! Daha ilk dakikadan itibaren kontrolü ele alan Benfica, golü de erken buldu. Kabus gibi başlangıca dur diyen ise rüyaya böyle bir statta, bu baskıyla hakemin penaltı verip, Kuyt’ın skoru eşitlemesiydi. O andan itibaren, 60 bin taraftarın sesi kısıldı, Benfica’nın gazı kaçtı. Oynamaya başlayan, psikolojik üstünlüğü ele geçiren bu kez F.Bahçe’ydi. Ama bazen, ufacık bir hata, bir çuval inciri berbat edebiliyor. 2. golde, herkesin uyuması affedilecek gibi değildi. Bırakın yarı finali, hazırlık maçında bile böyle gol yenmez! İkinci yarıda kader anı, önce Sow ardından Kuyt’la kaçırdığımız pozisyondu. F.Bahçe o ve benzeri ataklarda, aslında golü düşünse tehlikeli olabileceğini gösterdi. Ama hayır; kenarda Aykut hoca, sahada fubolcular hepsinin aklında kendi kaleleri vardı. Top kimin ayağına gelse, dağlara taşlara oynadı. Takım ceza alanı içine gömüldükçe, Benfica’nın iştahı arttı, her atakta gözlerimizi kapattık ve ne yazık ki 3. golün gelmemesi de mucizeydi.ÇOK GÜZELDİBu maça yerinde şahit olmak ve tarihte bir ilki yaşamak çok güzeldi. Her şeye rağmen F.Bahçe’ye teşekkür etmeliyiz ama bir o kadar da bu maçtan ders çıkartmalıyız. Mesele elenmek değil, mesele elenirken göğüs göğüse çarpışıp, savaşarak kaybetmek. Dünkü son gibi değil!
Dün sahada olmayan eksiklerimiz ve maçın içinde yaşanan olumsuzluklar F.Bahçe’nin sahada güçlü durmasını engelledi. Selçuk’un sakatlanması, ardından Gökhan’ın devam edememesi F.Bahçe’yi olumsuz etkiledi. Kabul etmek gerekir ki hem ofansif anlamda, hem de defansif olarak çok fazla bir şey üretemedik. Bu statta oynamak kolay değil. Futbolu bilen hep bir ağızdan bağıran, çok katılımcı bir taraftarı var Benfica’nın. Özellikle de hücum bölgesinde son derece çabuk, yetenekli ve etkili oyuncularıyla F.Bahçe savunmasını güç durumlara düşürdüler. 1-0’dan sonra aslında iyi oynamazken bulduğumuz penaltı golü Benfica’yı şoka sokarken F.Bahçe’ye de aradığı özgüveni getirdi. 2. gol öncesi yükselen tansiyon Benfica’ya yaradı ve bu bölümde 5 dakikalık tempo ev sahibini 2-1 öne geçirdi. Savunmanın bir anlık gafleti olsa da yine Cardozo’ya o vuruş yaptırılmamalıydı.HÜCUMLAR ŞUURSUZDU İlk yarıda harika maç yöneten hakem, büyük bir seyirci baskısıyla içeri girdi ve 2. yarı biraz daha ev sahibinden yana düdük çalmaya başladı. 2. yarıda 3-1’e kadar çok baskı yedik. Hiç hücum yapamadık, pas yapamadık, top tutamadık. Salih’in savunmanın önünde daha defansif bir role soyunması da Benfica’nın ekmeğine yağ sürdü. Giderek artan baskı 3. golün zaten habercisiydi. Bu bölümde biraz daha direnebilseydik kötü oynadığımız halde maçın sonunu getirebilirdik. 3-1’den sonra doldur boşalt ve uzun toplarla çıkmaya çalışan F.Bahçe biraz da şuursuz hücum yapınca aranan 2. gol şansı da gelmedi.TEŞEKKÜRLER F.BAHÇE İstanbul'daki harika oyunun yarısını Luz Stadı’nda da oynayabilsek buradan finalle ayrılabilirdik ancak açık konuşalım; dün geceki oyun yetmezdi ve yetmedi de. Dün gece F.Bahçe adına sahanın en iyisi Cristian Baroni’ydi. Onun dışında kalan oyuncular kendi performanslarının altındaydı. Fakat maçı yerinde yaşayan bizler şunu gördük ki; böyle bir deplasmanda ayakta kalmak ve kendi oyununu rakibe kabul ettirmek çok ama çok zor. Bu yıl Avrupa’da büyük işler yapan F.Bahçe bundan sonraki yıllar içinde önemli bir deneyim kazandı. Bu seviyelerde oynamayı yaşayarak tecrübe etti. Yine de her şey için teşekkürler F.Bahçe.