19.05.2021 - 10:20 | Son Güncellenme:
Helal olsun Sergen Yalçın ve ekibine, sezonu iki kupayla kapattı, inanın başka kupa da olsa, onu da müzesine taşırdı.Elbette bir de Beşiktaş Kadın Futbol Takımı var, onlar da şampiyon oldular, Devler Ligi biletini aldılar.Yani, üç kupalı Kartal’dan söz ediyoruz, işte başarı budur, herkes saygı duyacak, şapka çıkaracak.Sergen Yalçın bu sezonki başarılarıyla bir ilke imza attı, kariyerine iki kupa ekledi, tarihe geçti.***Beşiktaş’ın kupa finaline çıkan kadrosu Utku hariç aynı. Genç kaleci aşırı heyecan ve panikten olsa gerek, hatalar yaptı, olsun canı sağ olsun. Ancak Gökdeniz’in pozisyonunda kritik bir kurtarış yaptığını unutmayalım.
Kartal, maça arzulu ve baskılı başladı, nitekim ilk yarıda bunun karşılığını da Souza ve Rosier’in attığı iki golle aldı, kupayı da müzesine taşıdı. Atiba’nın ve Veysel’in şutları direkten döndü.Ghezzal, asist kralı... Adamın neredeyse topu ağzına atıyor, uzun paslarıyla arkadaşlarına geniş alan yaratıyor. Rosier ile de müthiş uyum içinde oynuyorlar.Antalyaspor bu yarıda etkili olduğunu söylemek çok zor!Beşiktaş ile oynuyorsanız, savunmanızı sağlam tutacaksınız, açıldığınız anda bileti keser! ***İkinci yarı da Antalyaspor biraz kıpırdanır gibi oldu, maça da heyecan geldi.İki farkı yakalayan Beşiktaş, kontrollü oyunu tercih etti, savunmasına çekildi. Hiç de tuhaf gelmedi bana.Çünkü Süper Lig’de müthiş bir mücadele ortaya koyan Kartal hem zihinsel, hem de fiziksel olarak yorgundu. Nitekim, Sergen hoca, dört hamle yaparak, Antalya’nın baskısını durdurmayı hedefledi.Oyun disiplininden tamamen kopan Antalyaspor top kayıpları yaşarken, Kartal, Mensah’la ciddi bir pozisyon yakaladı, ama değerlendiremedi.Beşiktaş’ın, bu galibiyeti Sivasspor’un da işine yaradı, Konfederasyon Kupası biletini aldı.
Anlaşıldı… Sergen Yalçın Süper Lig şampiyonluğu ile yetinmiyor. Beşiktaş’ta şampiyonluk kazanan hocaların yanında kendine özel bir yer seçiyor : Dubleciler locası. Kimse yanlış anlamasın. Futboldaki dubleden söz ediyorum: Hem Lig, hem de Türkiye Kupası’nı aynı sezonda aynı takımla kazanma anlamında. Sergen Yalçın böylece Gordon Milne (1989-90) ve Mustafa Denizli’nin (2008-09) yanında keyifle oturuyor.Elbette yorularak, terleyerek, canı yanarak, içi acıyarak, gururla, onurla yaşanan bir keyif bu. Hak edilerek yaşanan bir keyif...Sezon başında en çok sıkıntı çekecek takım diye gösterdiğimiz Beşiktaş’ta hepimizi yanıltarak Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetici arkadaşlarının dirayeti, Sergen Yalçın’la yardımcılarının meziyetleri, futbolcuların emekleriyle yaşanan bir keyif.Bu maçın başka bir keyfi de var. Birkaç minibüs dolusu sınırlı sayıdaki taraftarın, maç boyunca oluşturdukları destek koroları... Şarkılar ve marşlarla futbola unutulmuş güzelliklerinden birini iade ettiler. Teşekkürler onlara.
Maça dönersek…Süper Lig’in Sivasspor’la birlikte en çok beraberlik alan (17) takımı Antalyaspor, finale kadar tek gol yemeden gelmişti. Yenilemeyen ve yemeyen bir ekip. Bir final için hiç de sıradan bir özellik değil. O nedenle finalistlerin nasıl oynayacaklarını merak ediyorduk.Gördük ki Antalyaspor bu defa gol atamayan bir takıma dönüşmüş. Orta alanda mücadele, savunmada direnç tamam da… ilk yarıda kazandıkları kornerlerin (5) yanı sıra kaleci Utku’nun ve Beşiktaş savunmasının hatalarıyla oluşan fırsatların hiç birini değerlendiremediler.İkinci yarıda da aynı fırsatları yakaladılar ama hamleleri sonuçsuz kaldı.Yorgun Beşiktaş şanslıydı da… Daha üçüncü dakikada NKoudou’un Boffin’den seken ortasında Josef dokunuverdi topa.
Sonrasında önde olmanın rahatlığıyla oynarken Rosier’in golü de geldi.. Asist Ghezzal’dan. Yine de dikkatinizi çekerim : İki golden de önce oyunu kuran, NKoudou’ya ve Ghezzal’a topu veren Atiba’ydı.Haksızlık etmeyelim: Utku’nun birkaç hatasının yanında kurtardığı zor şutlar da vardı… En az 2-3 golü harika reflekslerle önledi. Özellikle Podolski’ninki mesela!Maçın son 30 dakikası daha Kupa karakterli bir oyuna dönüştü. Karşılıklı ataklar, kaçan goller, ikili mücadele, harcanan kontra fırsatları vs.. Tabii, tempo da biraz düştü…Her neyse. Kupa haklı bir sonuçla sahibini buldu… Beşiktaşlı futbolcular şampiyonluk kilidini açtıktan iki gün sonra gevşemediler. Uyumadılar, uyutmadılar ve “duble” alkışı hak ettiler!
Dünküne benzer kupa finallerinin kimyası da aritmetiği de pamuk ipliğine bağlı dengelere göre şekilleniyor. Misal, eminim Yanal, cumartesi akşamı Beşiktaş şampiyonluğu kaybetsin istemiştir. Ve misal Sergen Yalçın da Antalya’nın haftalar öncesinden rahatlamasını ve ligden soğumasını... Dün Sergen Yalçın’ın isteyeceği türden bir denge vardı. Eğer Beşiktaş şampiyonluğu kaybetse kupa teselli ikramiyesi bile olmayacaktı. Oyuna konsantre olmak olanaksızlaşacaktı. Ancak şampiyonluk sonrası, kutlama öncesi kupa en değerli haline geliyor. Duble kupayı çok manalı kılıyor. Ve rahatlamış, tüm güveni yerinde bir takımla bu manalı hedefe koşmak da daha kolay oluyor. Bu dengede Antalya açısındansa finale ulaşmak araç değil, ulaşılmış bir hedef oldu diyebiliriz.
Hiç gol yemeden yarı finali geçmek başlı başına ulaşılmış bir hedefe dönüştü. Lig konsantrasyonu haftalar önce gevşedi. Ve maç ritmini oturtmadan finale hazırlanmak diye bir şey de olmuyor. Yani Beşiktaş maça 2-0 önde başladı neredeyse. Yanal’la savunmada standart yükseltip duvara dönüşen Antalya’nın dün gölgesi bile yoktu. Oyunun ritmini maç içinde can havliyle bulmaya çalıştılar. Neredeyse 45 dakika boşa gitti denebilir.
Hatay’dan 6 gol yedikten sonra 15 maç 1’den fazla gol yemeyip, yarı finale çıktıktan sonra 11 maçta sadece 2 maç kazanabilen bir ekip için final oynamak bu dengede zordu. Ne baskı ne savunma yapabildiler. Bu dağınıklıkta, 3 maçtır yaşadığı stresten kurtulan Beşiktaş’ın çok avantajlı olduğu kesindi. Şampiyon bunu vasat ama rahat bir oyunla değerlendirdi. Bu sezon da duble... Unutulmaz bir zafer oldu.
Sergen Yalçın'ın Beşiktaş teknik direktörü olduğu gün yaptığım, 'Viyana müzik ekolünde Mozart, Beşiktaş futbol ekolünde Sergen Yalçın' yorumumu 'duygusallık' boyutunda eleştirenlere gerçekten de saygım var çünkü herkes benimle aynı şeyi hissetmek zorunda değil. Mozart müziğe, Sergen Yalçın futbola karşı aşırı yetenekliydi. İkisi de çok genç yaşta çok iyi hocaların tedrisatından geçtiler. Çocuk yaştaki Sergen’i keşfedip geliştiren hocaların hocası Serpil Hamdi Tüzün’dü: Lig şampiyonluğunda olduğu gibi kupa finalinde de Sergen Yalçın, parlak kariyerini en çok etkileyen üç büyük teknik direktörlük harikasının eserlerini sentezleyerek 2021 model güncellemesi versiyonunu oynattı da başardı.
Tüzün hoca, hep bireysel yeteneklerin toplamından daha yetenekli bir takım oluşturmanın belirleyiciliğine inanırdı, o felsefe ile Türkiye’ye futboldaki ilk evrensel başarısını 1994’teki Avrupa Gençler Şampiyonası’nda getirdi. Gordon Milne, üst üste 3 kez Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşırken oyunu savunma-hücum diye kalın çizgilerle ikiye ayırmaz ikisi arası geçişlerin asıl belirleyici olduğu oyun yapısını futbol ideolojisi olarak belirlerdi. Özel yetenek futbolcu Sergen’den son maksimum verimi alan 'total kontrol'cü Lucescu da teknik direktör Sergen Yalçın’ın Rosier-Josef-Ghezzal-Aboubakar ve diğer talebelerinden aldığı üstün verimin ilham kaynaklarından. Sergen'in hakkı Sergen'e...Kimse benim gibi düşünmek zorunda da değil ama herkes düşünmek zorunda: Sezon başı Beşiktaş’ın ilk 5’e dahi giremeyeceğini iddia edip çifte kupa başarısını takdir edenlere sakın kızmayın, onlar objektif şekilde Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmek deyimindeki gibi Sergen’in hakkını Sergen’e teslim ediyorlar!
Şampiyon olmasına oldu ama kim bilir ne kadar 'yorgun'du Beşiktaş? Bu maçı bu parametreyi düşünmeden planlamak mümkün değildi elbet. Bir yanda şampiyonluğun rehaveti ve bitkin düşmüş bedenler diğer tarafta dinlenmiş ve 'taktisyen bilinen hoca'nın takımı... İlk devre boyunca topu kullanmış olsa da durgun görünen Antalya yediği gollerin ardından reaksiyon gösteremedikçe, 'Acaba onlar Beşiktaş'tan daha mı yorgun?' diye düşünmeden edemedim. Evet, Beşiktaş bildiğini oynadı ve kazandı. İlk devre boyunca bir yandan da şunu düşündüm; "Galatasaray ve Karagümrük maçlarına Atiba/Josef/Necip ile başlasa iki kaybı yaşamayıp Göztepe maçına şampiyon çıkar mıydı?" Neden mi bu soruyu sordum? Rosier golü kimden ve nasıl başladı bir izleyin. 'Necip neler yaptı ve daha neler yapabilirdi'ye daha iyi örnek olamazdı!..
Maçın en ilginç anlarından biri de Ghezzal'ın uzun mesafeli pasında Atiba topu kontrol edip vuruşunda direğe takılırken Antalya stoperleri ne yapıyordu acaba? Soru şundan önemli... Bizleri 'Takım savunmasını oturtmaya çalışıyoruz' diye oyalayan hocaların çok da ciddi şeyler çalışmadığını göstermesi açısından!... Antalya kolunu kaldıracak gibi görünmeyince Necip/Töre değişikliğini yapan Sergen Yalçın sezon boyu verdiği, 'Kupayı da oynayarak kazanmak istiyoruz' mesajını bir kez daha gönderdi sahaya...
Sergen Yalçın yönetimindeki Beşiktaş, dar ama verimli kullanılan kadrosuyla aynı statta üç gün arayla iki kupa birden kaldırdı. Takdir etmeyip de ne yapar insan? Bu darlıkta, bu bütçeyle, bu kadar problem ve küresel güçlük içinde Beşiktaş'ın yaptıkları futbolun bizim ülkede böyle de organize edilebileceğini göstermesi açısından da özel bir örnek oluşturdu. Pandemi sona erse de yaşayamadığı bir çok şey gibi şu kupaları da dostlarıyla doyasıya yaşasa insanlar...
Fenerbahçe ve Galatasaray'ın başlangıcında favori gösterildiği bir sezonu Beşiktaş'ın çifte kupayla kapatması tarihi bir bir olay. Üstelik bir sezonda üç kupa almaya, Süper Kupa'yı da müzesine götürmeye aday… Beşiktaş, Antalya karşısında Ziraat Türkiye Kupası'nı, Süper Lig şampiyonluğu gibi İzmir Gürsel Aksel Stadı'nda aldı. Kolay değil 3 gün önce Süper Lig şampiyonu olup, ciddi bir duygu dalgalanması yaşamasına rağmen Antalya karşısında hiçbir motivasyon kaybı yaşamadı.Siyah-beyazlı kulüp ve Sergen Yalçın kupayı hiç ötelemedi, tam tersine önemsedi. Bu duygu onu finale, dün de kupaya ulaştırdı.Taraftarına çifte kupa ile adeta çifte bayram yaşattı.Dün sadece ilk yarı golleri atan Josef de Souza ve Rosier değil bütün takım final yükünü paylaştı.
Ligde son 1-2 hafta hariç oyun formatı daha çok kontrollü oyun ve beraberlik üzerine kurulu olan Antalyaspor, bu gollere, oyun geliştirmekte ve cevap vermekte zorlandı. Ersun Yanal'ın talebelerinden yorgun ve doygun Beşiktaş'a karşı daha sert ve etkili mücadele bekliyordum. Ancak sahada göremedim.Antalya seyircisinin bir açık-bir kapalı durumdan dolayı oluşan seyirci dengesizliği nedeniyle maç boyunca "eşitlik vurgusuyla" tepkileri ve protokolde de hissedilen gerginlikler vardı.İki kupa tek şampiyon Beşiktaş'ın bu muazzam başarısını daha değerli kılan iki olay vardı...Neredeyse 1.5 takımla, 1.5 katı daha büyük bütçeli rakiplerine karşı gösterdikleri başarı. Üstelik güçlü oyun üstünlüğü ve "hak etti" alkışlarının arasında.Helal olsun Sergen Yalçın ve takımı. Tebrikler çift kupalı Beşiktaş….
https://www.misli.com/?ref=1026&utm_source=dp-milliyetskorer&utm_medium=cpa&utm_campaign=uye-iddaa-100tl&utm_content=haber