14.03.2011 - 10:11 | Son Güncellenme:
Dün Stoch şahane oynadı ya da rezalet. Dün girdiği pozisyonlarla neden Chelsea’nin dikkatini çekip oraya transfer olduğunu anlattı bize.Kaçırdıklarıyla da neden hâlâ orada olmadığını.Aykut Kocaman’ın onu sahaya sürüşü anlaşılabilir, hatta doğru bir yaklaşım. Ve neredeyse hem kendisi hem de onun için muhteşem bir hamle ve geri dönüş olacaktı.Ancak oyunculardan bağımsız olarak içeride oynanan maçlarda sistem ya da en azından dizilişle ilgili daha önce de denediği bir modeli sahaya koymaya devam etmeli.
Fenerbahçe dün Konyaspor karşısında ilk yarıda yüksek tempo ile oynadı.Müthiş efor sarf ettiler. Ama ikinci golü bulamadılar. İkinci yarıda ise oyundan düştüler.Biraz panikler gibi oldular. Fenerbahçe'nin 2-0'ı bulduktan sonra yine tuhaf bir hastalığı ortaya çıktı. G.Birliği ile Kasımpaşa karşılaşmalarında da bunu görmüştük.Bu rehavetten kaynaklanıyor olabilir. 2-0'dan sonra Fenerbahçe'nin organize oynamaması, pozisyon vermesi, üretken olamaması düşündürücü bir durum. Mesela Trabzonspor konsantrasyonu çok yüksek olarak oynadı ve kazandı. Bu bir avantajdır.Ama Fenerbahçe'nin konsantrasyonunda düşmeler yaşanıyor.
"Taş olsa çatlardı" diyeceğim arkada oynayanlar için... Emre ve Baroni'ye, Topuz ile Gönül yardım etmeye başladılar. Konyaspor'un saha parsellemedeki başarısının, top kullanmada amatör düzeyi bile zorlamamasıyla, top kayıpları hanesi iki takım adına da sürekli şişiyordu...Hen an gol geleceğini beklerken, kaçırılan pozisyonlar, topu ayaklarına dolaştıranlar, "Bunlar nasıl Süper Lig oyuncusu dedirten" resimler gözümüzün önünden akıyordu... Maçın hep üst düzeyde kalan heyecanıyla keyif almaya çalışmak, bardağı dolu tarafından görmek olur. Aksi takdirde yazacaklarımız bize de yakışmaz, sahadaki hak edenlere de...
Biz diyoruz ki Fenerbahçe iyi takım, iyi futbolcuları var, iyi de neticeler alıyor.Şu anda dün akşamki Konya maçının teknik analizini yapmaya gerek duymadığımı söylemek istiyorum.Ülkemizde durumlar öyle bir hale geldi ki Fenerbahçeli futbolcuların emeklerini ve terlerini yok sayan insanlara karşı mücadele etmek gerekliliğini hissediyoruz.Dün akşam Fenerbahçe güzel oynadı mı, hayır. Ama çalıştı mı, evet. Bu nedenle benim oyum çalışanlardan yana. Şu bir gerçek ki Fenerbahçe son üç haftadır rakibi kapatıp oynayamıyor.Bizim de her zaman sevgili Aykut hocaya dediğimiz tam da budur. Trabzonspor'dan sonra Beşiktaş karşılaşmasında rakibi kapattın, üstüne gittin ve lider oldun.
Kasımpaşa, Gençelerbirliği ve Konya maçlarında gördüklerim bu korkaklığın ifadesidir.Önümüzdeki hafta Galatasaray maçında tam takım sahadasın, göster gücünü.
2. yarının başında çok basit top kayıpları yapılması takımın balansını biraz bozuyor ama seyircinin de takımın da hırsı devam ediyor.Stoch ''Acaba maksimum kaç tane kaçırabilirim? '' sorusuna cevap ararken Dia ile değişiyordu. Ama bence başarılı idi. 10-Mejia'yı maden olarak görüp, ona yaptığı presle İspanyol'a çok top kaybettiren Fener'de, Alex bir türlü devreye giremiyordu.O zaman da iş, Bekir, Gökhan, Topuz ve Baroni'nin mücadelesine kalıyordu. 11- Yorulan Niang'ı çıkarıp, Semih'i oyuna almak, hoca zekası ve becerisi idi. 2. golü de bu nedenle Kocaman'a yazıyordum.Son 13 maçın 12'sini kazan Fener'i şampiyonluk yolundan almak kolay olmayacak.Bunu başarabilmek için birinin, Fener'in müthiş mücadele gücüne ve presine ''Yeter artık Fener'' demesi gerekecek.Peki bu kolay mı?Ben haftalar önce ''Fener şampiyon olur'' diye yazdım, onun için cevabım: Zor dostum zor...
Fenerbahçe çok farklı kazanabileceği maçı skoru artıramadığı için girdiği gereksiz telaş yüzünden zora soktu. Geçen yıl son hafta oynanan Trabzonspor maçında yaşananları hatırlattı bana o panik futbolu. Daha ligin bitmesine çok maç var. Böylesine tecrübeli oyuncular bu kadar panik yapmamalı. Fenerbahçe daha çok bunun gibi final maçı oynayacak. Kendi sahasında böyle strese girerse sonraki maçlarda ne yapacaklar.Bu saatten sonra kalitenin önemi yok. Şampiyon olmayı istiyorsak kazanmalısın. Kötü futbolla da olsa. Ama şunu da söylemek zorundayım ki Fenerbahçe'de sonradan oyuna giren Semih'ten başka iyi oynayan bir futbolcu göremedim.Bu futbolda belki de haftaya oynanacak Galatasaray derbisinin etkisi vardır. Ancak bu futbolla Galatasaray'ı hem de kendi stadında yenmek kolay bir iş değil. Fenerbahçe şampiyon olmayı istiyorsa iyi futbol ve goller kadar sakin olmayı da başarabilmeli. Bu takım strese girmez rahat oynarsa ligde oynadığı her maçını aksilikler olmazsa kazanır. Bundan sonra her maç final. Böyle maçlar soğukkanlı, sakin futbolcular ister.
Fenerbahçe’nin öksüz çocuğu Semih yine hafta aralarında kimselere laf ebeliği yapmadan golcülüğünün kartvizitini bırakıverdi sahaya. Bu genç adama bu takımda yer bulunamamasını hiç anlayamıyorum. Alex dışındaki 34’lük, 36’lık yabancılar elini kolunu sallayarak sarı-lacivertli formayı giyerken Semih’in bu hali anlaşılır değil...Neyse şampiyonluk yarışında en kritik haftalar yaşanırken biz de laf kalabalığını bırakıp ligde 9’da 9 yaparak tüm grafikleri silkeleyen Fenerbahçe’ye hoşça bir selam sarkıtalım.
Bekir, Stoch, Caner ve sonradan giren Bilica ile Semih... Artık Fenerbahçe'de piyonlar değişse de belli bir sistemin oturduğunu görüyoruz. Birkaç bireysel hatanın dışında aksaklık olmadı. Bu da gösteriyor ki artık takımın kadro derinliği işlemeye başladı. 9'da 9'la Arena'ya gitmek F.Bahçe için kuşkusuz büyük moral. Şu da unutulmamalı ki ligin kalan maçlarında skor sıkıntısının yaşanacağı çok daha stresli maçlar olacaktır. Bazen iyi oynanmasa da dün akşamki gibi soğukkanlılık ve görev bilinci F.Bahçe'nin bundan sonra en büyük avantajı olacak.
Alex, dün top alamayınca çok gerilere geldi. Böyle olunca da performansı düştü. Alex olmayınca Emre Belözoğlu sahne aldı. Zaten Emre sezon başından beri en fazla bir-iki maçını kötü oynadı. Dün özellikle rakibin sol tarafını çok zorladı. Attığı ara pasları ve asistiyle klasını konuşturdu. Bekir-Yobo ikilisi uyumsuz bir görüntü çizerken iki futbolcu da kademe hataları yaptı. Lugano'da bu tür sorunlar olmuyordu. Bekir, kesinlikle kötü oynamadı. Ancak Yobo ile birbirini tamamlayamadılar. Üstelik karşılarında kendilerini zorlayacak kimse yoktu. Semih Şentürk ise çok enteresan bir isim. Kulübede gol atıyor sanki. Ve yedek kalmasına rağmen sorunsuz bir oyuncu. Semih, forma verildiğinde profesyonelce davranarak görevini en iyi şekilde yerine getiriyor. F.Bahçe'yi rahatlatan golü atarak son 20 dakikada arkadaşlarını da sevindirdi.
Niang gecenin çalışkan ismiydi ama çok pas hatası yaptı ve erken yoruldu. Aykut Kocaman'ın Niang-Semih değişikliği bu açıdan doğruydu ve neticesini de verdi. Stoch ve Niang'ın kaçırdığı türden pozisyonu ilk yakaladığında gole çevirdi.Fenerbahçe'de genel tabloya bakıldığında dikkat çekici noktalar aynıydı...Yine önde baskı yapıp, tempoyu yükseltti.Bundan önemlisi topun olduğu her yerde verdikleri mücadeleydi.Burada Mehmet Topuz'u ayrı bir yere yazmak doğru olur.Müthiş bir enerjiyle mücadele ediyor ve Alex'in defansif açıklarını kapatıyor.Tek eksiği ofansif girişimlerde üretken olmaması...Özetle Fenerbahçe, Konyaspor'un sıkıntılı durumundan iyi yararlanıp, kazanmayı bildi.Maçın neticesinin 2-0 olduğuna bakıp yorum yapanlar aldanabilir, bence oyunun ve pozisyonların karşılığı tam olarak tabelaya yansımadı. Sarı-lacivertliler, şampiyonluk yolunda önemli bir engeli daha aşmış oldu.
Skorun güdük kalmasındaki tek etken beceriksizlikti!Orta alan hakimiyetini 90 dakikanın tamamında elinde bulunduran sarı-lacivertliler çok fazla sıkmadan kazandılar. Emre birkaç formsuz haftanın ardından yine müthiş oynadı.Bir de Bekir'i çok beğendim.Fenerbahçe'nin kulübesine böyle problemsiz bir oyuncu gerekiyordu.Her zaman çalışıyor, kendini hazır tutuyor, yedek kaldığı için sorun yapmıyor.Tam bir profesyonel...Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'la birlikte gelişen bir durum var. Büyük-küçük maç ayırt etmiyorlar.Herkes her maç tüm gücünü sahaya yansıtıyor.Bu bir takımın şampiyon olmasının anahtarıdır.Konya maçının tek olumsuz yanı Emre'nin sakatlığı oldu. Umarım derbiye kadar iyileşir.Ama sarı-lacivertli taraftarlar rahat olsun.Bu takım G.Saray'ı Emre'siz de yener!
Organizasyonu bir türlü sahaya oturtamayan F.Bahçe, Alex‘in sanki Bağdat Caddesi yürüyüşü ve Stoch‘un peş peşe kaçırdığı pozisyonlar ve Cristian‘ın orta sahasına ortaklıkta bulunmayışı, Konyaspor’u Semih golüne kadar umutlu kılan başlıca faktörlerdi.Büyük golcü Semih, takımındaki bütün hücum oyuncularına adeta bir ders niteliği taşıyan golü atarak, bu futbolu olmayan ama oyuncular arasındaki büyük kalite farkı bulunan maçın, takımı adına bitmesini sağlayan oyuncuydu.Sonuçta bir gün önce liderliği maç eksiği ile Trabzonspor’a veren F.Bahçe, emaneti oynamadan ama sadece karşılayabilmeye çalışan bir rakip karşısında geri alarak rahat etti.
Kıran kırana, temiz bir maç oldu. Beşli defans yapan Konya; Alex, Topuz ve Niang'a bire bir markaj uygulayıp; F.Bahçe'nin en zayıf halkası Caner'in kanadından gelmek istedi. F.Bahçe de en güçlü olduğu Gökhan-Topuz bögesini etkili kullanmaya çalıştı.Kapanan takımlar karşısında Aykut Kocaman'ın elinde iki seçenek vardı. Ya oyunu kanatlara yayacak veya hücum preste kazanacağı şok toplarla sonuca gidecekti.İkisini de denedi... Bu maçta 5 pozisyon ile gol kaçırma rekoru kıran Stoch, formayı kazanma uğruna son vuruşlarda panik haline girmese, maçın skoru da farklı olabilir, kendisini milli takıma almak isteyen hocasına da iyi bir mesaj gönderebilirdi. Yapamadı... Bunun da nedeni; uzun süredir oynamamanın getirdiği baskı. Önemli olan hırs, mücadele ise onlar vardı.Alex de gününde değildi.