Levent Kalkan

Levent Kalkan

leventk@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe'nin Kadıköy'de Beşiktaş'a 4-2 yenildiği ve yine Ülker Stadı'nda İstanbulspor'la 3-3 berabere kaldığı maçlardan sonra Başkan Ali Koç ve Teknik Direktör Jorge Jesus'la ilgili düşüncelerimi paylaşmıştım. Başkan Koç'a sezon sonu için olağanüstü kongreye gitmesi tavsiyesinde bulunurken, Jesus'la kesinlikle yola devam edilmemesi gerektiğini ifade etmiştim...
Bu görüşlerimde herhangi bir değişiklik yok. Son Giresunspor beraberliği ve takımın bu maçtaki genel görüntüsü kulüpte kısa vadede çok şeyin değişmesi gerektiğini bir kez daha net biçimde ortaya koydu.
Herkesin öncelikle şunu çok iyi anlaması lazım; Fenerbahçe bir "kaybedenler kulübü" değildir. Fenerbahçe asla son 8 yılda "sıfır" çekecek bir kulüp olamaz. Hiçbir zaman olmadı, bugün de, bundan sonra da olamaz...
Fenerbahçe dünyanın en büyük spor kulüplerinden biridir. Branş çeşitliliği ve başarılar bakımından belki de birincisidir.
Kulübün lokomotifi ise kurulduğu günden beri futboldur. Gelin görün ki Fenerbahçe'nin futbolu ve futbol branşı adeta yerlerde sürünmektedir.
Son 12 yılda Fenerbahçe'nin maruz kaldığı hain saldırıların farkındayım.
Giresunspor maçındaki gibi hakemlerin neredeyse her karşılaşmada Fenerbahçe aleyhine skandal hatalar yaptığını da görüyorum.
Hal böyleyken bir kulüp ancak bu kadar kendi ayağına üst üste ateş edebilir. Bu kadar kendi kendine rakip olabilir...
Bir yönetim kurulu ancak bu kadar eski hatalarından ders alamaz ve bu kadar yanlış transfer yapabilir.
Bir teknik direktör ancak bu kadar anlaşılmaz biçimde yönetebilir takımını.
Ancak bu kadar ağzından çıkanı kulağı duymaz...
Jorge Jesus, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Fatih Karagümrük'ü 2-1 yendikleri maçtan sonra, "Ben taraftarların bizler kadar şampiyonluğa inandığını düşünmüyorum. Son yıllarda Fenerbahçe'nin lig sonuna çifte kupa kazanma ihtimaliyle girmediğini biliyorum. Zaman zaman oyunculara tepkiler olabiliyor. Son iki maçta bunlar yaşandı. Takımını çok sevmek hem kazanırken hem kaybederken olmalı. Sadece kazanırken tutkulu ve iyi taraftar olmanın benim gözümde bir değeri yok" demişti. Aynı Jesus, Kadıköy'de 2-0 öne geçip 3-3 berabere kaldıkları İstanbulspor maçından sonra ise takımı protesto eden taraftarlara el, kol hareketiyle karşılık vermişti.
Jesus'a göre 8 yıldır tek kupa kazanamayan Fenerbahçe'nin kendi sahasında 10 kişilik Beşiktaş'tan 4 gol yemesi gayet normal. Ancak taraftarın bazı oyuncuları yuhalaması ve "yönetim istifa" tezahüratı yapması son derece sakıncalı...
Jesus'a göre Fenerbahçe'nin sahasında düşme hattında yer alan ve 4 oyuncusu sarı kart cezalısı olan İstanbulspor'la 3-3 berabere kalmasında hiçbir sakınca yok... Fakat taraftarın maç sonunda saha ortasında gerçekleşen toplantı şovuna isyan etmesi olacak iş değil...

Haberin Devamı

Jesus şöyle bir taraftar grubu istiyor; her maç stadı doldursun, takım kazanmış, kaybetmiş, iyi oynamış, kötü oynamış, 3 atmış, 4 yemiş hiçbir şeye bakmasın, destek versin, evine gitsin...
İngiltere, Almanya, Fransa dahil, dünyada böyle bir taraftar grubu yok sayın Jesus. Üstelik bunu en iyi sen bilmelisin. Portekiz ve Brezilya'da teknik adamlık yaptın. Oralarda neler yaşandığını biz görmüyor muyuz, bilmiyor muyuz?
Neden hayatında ilk defa taraftar protestosu görüyormuş gibi davranıyor, niye Portekiz kralı gibi takılıyorsun, anlamak mümkün değil.
Şampiyonluk yarışında kredinizi tamamen sıfırlayıp, altın tepsiyle önünüze kadar gelen fırsatları akıl almaz biçimde bir bir geri çeviriyorsanız elbette protesto edilirsiniz. Kadıköy'de düşme hattındaki takımlara bile puan veriyorsanız, taraftarınıza her maç Portekiz işkencesi çektiriyorsanız o protestolara hak vermeyi de, taraftara anlayış göstermeyi de bileceksiniz...

Haberin Devamı

Jesus dua etsin Galatasaray'ı çalıştırmıyor! Nef Stadı'nda 1-0 öne geçip, üstüne penaltı kaçırıp, 51. dakikada 10 kişi kalan Fenerbahçe veya Beşiktaş'tan 4 yiyeceksiniz öyle mi? Galatasaray taraftarı o akşam biletinizi keserdi, bir daha değil stadın, Florya'nın yanından bile geçemezdiniz...
İddia ediyorum dünya üzerinde Fenerbahçeliler kadar sabırlı, kulübüne büyük bir sevgiyle bağlı, kabus gibi geçen sezonlara göğüs germeyi bilen, umutla hep geleceğe bakan, takımının başarısı için her türlü fedakarlığı yapan bir taraftar grubu daha bulamazsınız.
Bu taraftar; berbat maçlara, skandal sonuçlara, umut vermeyen oyuna ve yaşadığı onca üzüntüye rağmen sana şimdiye kadar hiçbir tepki göstermedi. Seni hep ayrı tuttu, küstürmek istemedi. Ancak sen Jesus bu taraftara, "Şampiyonluğa bizim kadar inanmıyorlar" dedin…