Levent Kalkan

Levent Kalkan

leventk@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe ligdeki son 8 maçta 7 galibiyet aldı. Bu süreçte tek puan kaybı yaklaşık 80 dakika 10 kişiyle oynanan Trabzonspor maçında yaşandı ama o karşılaşmada galibiyeti kaçıran taraf malumunuz sarı-lacivertli takımdı...
Uzun süre sonra favori çıktığı Galatasaray derbisinde rahat bir galibiyet elde eden Fenerbahçe ikinci sırayı da kaptı. Sarı-lacivertli takımda artık herkes geleceğe umutla bakıyor, Şampiyonlar Ligi'ne katılım rüyasının gerçeğe dönüşebileceği konuşuluyor.
Son dönemdeki başarının en büyük pay sahibi kuşkusuz İsmail Kartal oldu. Kadro istikrarının yanı sıra forma adaletini sağlayan Kartal, Fenerbahçe'yi yeniden ayağa kaldırdı, alkışları topladı.
Futbolda başarının anahtarı, oyuncu ve oyun standardını yakalamakta saklı bence.
Önce oyuncu ardından oyun standardını yakalayacaksınız, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Sahaya sürdüğünüz oyuncuların belli bir çizgisi olacak, ne oynayacağını mutlaka bileceksiniz.
Tıpkı Altay Bayındır, Uğurcan Çakır, Fernando Muslera, Kim Min Jae, Marcao, Vitor Hugo, Miguel Crespo, Josef de Souza, Rachid Ghezzal, Atiba Hutchinson, Ferdi Kadıoğlu, İrfan Can Kahveci, Edin Visca gibi... Bu oyuncular aşağı yukarı her maça 6 puan ceplerinde çıkıyorlar. Birçok maçta 7'lik, 8'lik oynuyorlar, 6'nın altına nadiren iniyorlar.
Oyuncuların bireysel anlamda standart yakalaması zamanla oyunun belli bir seviyeye çıkmasını ve iyi bir çizgiye oturmasını sağlıyor. Fenerbahçe'de yaşanan çarpıcı değişimin temelinde de bana göre bu yatıyor. İsmail Kartal'ın sağ beke yerleştirdiği Osayi Samuel, stoperde formayı teslim ettiği Serdar Aziz, orta sahada banko 11'de şans verdiği Miguel Crespo ve Miha Zajc, kalitesine hep güvendiği İrfan Can Kahveci ve birinci forvet olarak belirlediği Serdar Dursun bugün takımın yükünü çekiyorlar.
Bu futbolcular ilk 11'de düzenli oynamaya başladıktan sonra hızla kendi standartlarını yakaladılar.
Miha Zajc örneğin...
Fiziksel açıdan çok gelişti, özgüveni hızla yükseldi, müzmin yedekken, takımın en önemli isimlerinden biri haline geldi.
Osayi Samuel'e bakın...
Tartışmalı bir sağ kanattı, tartışmasız bir sağ beke dönüştü. Müthiş hızı, çabukluğu ve hücuma verdiği destekle takımın en önemli isimlerinden biri oldu. Karar anlarında biraz daha sakin kalabilse ve daha doğru tercihler yapabilse dünya çapında bir sağ bek olacağına inanıyorum.
Serdar Aziz oynadıkça açılıyor...
"Duvar ustası" Kim Min Jae her maç çıtayı biraz daha yukarıya çıkarıyor.
Miguel Crespo enerji santrali gibi.
Ferdi Kadıoğlu, İsviçre çakısı misali.
Mert Hakan ve Serdar Dursun çok ciddi toparlandı.
İrfan Can ile Rossi'nin katkıları göz kamaştırmaya başladı.
İşin özeti; oyuncu standardı beraberinde oyun standardını getirdi, Fenerbahçe son 8 maçta 22 puan elde etti.

Haberin Devamı

* * *

Haberin Devamı

Bu süreçte hiç oynamamasına rağmen yokluğundan bahsedilmeyen bir başrol oyuncusu var sarı-lacivertli takımda.
Evet bildiniz, Enner Valencia'dan söz ediyorum. Valencia son 5 maçta hiç oynamadı. Son 7 maçta ise sadece 5 dakika sahada kaldı.
İsmail Kartal'ın Valencia'dan vazgeçmesinin arkasında Ekvadorlu futbolcunun belli bir oyun standardının olmaması yatıyor kuşkusuz.
Bilen bilir Valencia benim için B sınıfı bir forvettir. Mücadelesi, hırsı, enerjisi harika... Fakat, tekniği kabul edilebilir seviyenin altında, bitiriciliği vasat, inanılmaz kolay top kaybediyor ve zaman zaman egoistleşiyor.
Daha açık anlatalım...
Valencia asla gözü kapalı güvenebileceğiniz bir oyuncu değil. Genel kalite anlamında Fenerbahçe seviyesinde olduğunu da düşünmüyorum. Dirk Kuyt'ı, Moussa Sow'u, Mamadou Niang'ı, Nicalos Anelka'yı, Ariel Ortega'yı izlemiş insanların Valencia'yı beğenmemesi çok normal zaten...
Peki çözüm nedir derseniz, benim önerim Cyle Larin olur...
Malumunuz Larin'in Beşiktaş'la sözleşmesi bitmek üzere ve yeni bir anlaşma zor görünüyor. Larin yıllık 2.5 milyon euro garanti ücret istiyor, Beşiktaş ise şu an için 1.7 milyon euronun üstüne çıkmıyor.
Beşiktaş, Fenerbahçe ile sözleşmeleri biten Gökhan Gönül ve Caner Erkin'i 2016'da nasıl aldıysa, sarı-lacivertliler de Cyle Larin'i bonservis bedeli ödemeden kadrosuna katabilir. Muhtemelen 1 milyon euro düzeyinde bir imza parası ve yıllık 1,8-2 milyon euro arası bir ücretle bu iş pekala bitebilir.
Cyle Larin henüz 26 yaşında ve 11 milyon euro güncel bonservis verisiyle Süper Lig'in en değerli 9. oyuncusu durumunda bulunuyor. Belli bir oyun standardı olan, üçlünün solunda enerjisi ve golleriyle kendisini fazlasıyla kanıtlamış bir oyuncuyu bu koşullarda yakalamak her zaman mümkün değil.
Sonuç olarak Fenerbahçe'nin 1 yıl daha sözleşmesi bulunan Valencia ile vedalaşıp Larin'i kadrosuna katması gayet akılcı bir hamle olur. Valencia'ya Süper Lig'den en az 4-5 talip çıkacağını da düşünürsek Fenerbahçe'nin çok cazip görünen Larin fırsatını kaçırmaması gerektiğine inanıyorum...