Mustafa Anıklı'dan Mourinho ve Ali Koç'a olay sözler: Maç izlemeye para alıyor!
Milliyet Gazetesi yazarı Mustafa Anıklı bu haftaki köşesinde Süper Lig'de sezonu kupasız tamamlayan Fenerbahçe'de Başkan Ali Koç ve teknik direktör Mourinho'yu sert bir dille eleştirdi. İşte Anıklı'nın yazısı...
Ne Fenerbahçeli, Teknik Direktör Mourinho'dan memnun kaldı ne de "dünya çapındaki hoca" Fenerbahçe'den... "Paranla rezil olmak" deyimi, Başkan Ali Koç için ne kadar yakışıyorsa, "para için rezil olmak" Portekizli teknik adama o derece uyuyor. Biz, Hatay maçını televizyondan izledik, Mourinho kenardan...
Biz, yayıncı kuruluşa bu maçlar karşılığında para verdik, o üste para aldı. Acaba geldiği için pişman mıdır? Ne gezer... Başkan Ali Koç'un kendisine sonsuz kredi sağladığını söyleyip duruyor. Üzücü ve bir o kadar da düşündürücü...
Okan Buruk bir Fatih Terim olur mu?
Tarihin tozlu yaprakları, "Her devrim kendi çocuklarını yer" der. Ama her devrimin, kendi liderini ortaya çıkardığından söz etmez. Futbol tarihi, Galatasaray günlükleri, "başarı" sözcüğünü Fatih Terim ile denk tutar. Sarı-kırmızılı yapraklarda tabii ki Ali Sami Yen'den başlayıp, bugünlere kadar uzanan birçok lideri içerisinde barındırmıştır. Ama bugüne kadar hiç kimse, Terim olamamıştır.
Terim 'çağ atlatan' lider olmuştur
Seven-sevmeyen, bilen-bilmeyen, sevinen-üzülen herkes için Fatih Terim, "çağ atlatan" bir lider olmuştur. O gerektiğinde bir bakışıyla süzer, duruşuyla yargılar, iki kelimeyle karşısındakini sorgulardı. Bugün, "Okan Buruk bir Terim olur mu?" diye soruluyor. Her ne kadar ikisi de Florya'nın suyuyla yoğrulsa da, Ali Sami Yen Stadı'nın çimlerinde koştursa da; Terim Terim'dir, Buruk da Buruk...
Fatih Terim bir asitse, Okan Buruk alkalidir. Terim kızgın bir güneşse, Buruk serin esen bir rüzgardır. Okan Buruk, Terim'in rahle-i tedrisatından geçse de, "İmparator" bir fırtınaysa, Okan Hoca her zaman "parçalı bulutlu" olarak kalacaktır. Karakter olarak da farklıdır Fatih Hoca, Buruk ile... Terim, "babacan"dır, Okan Buruk, "afacan"... Düşünsenize, Mourinho'nun Fatih Hoca'nın burnunu sıktığını... Kendini yere mi atardı, karşısındakine kafa mı?
Tarih, gün gelecek ikisini de yargılayacak, sorgulayacak ve tartacaktır. Bugün itibariyle Okan Buruk, Fatih Terim ile sanki yan yana görülmektedir ama Fatih Hoca'nın hali, tur bindiren atlet gibidir. Okan Buruk'un üçte üç yaptığı dönemle, Fatih Terim'in dörtte dört ile ön plana çıktığı arasında da büyük fark vardır. 1996-2000 arasında, başarının ne şartlarda geldiğini en iyi Okan Buruk bilmektedir. Geçmişte "parasızlık" Galatasaray'ın kamçısı olurken, bugün "para" taraftarı çıldırtmaktadır.
Sakın ola bunu, bir Fatih Terim ile Okan Buruk kıyaslaması saymayın. Olsa olsa bir durum tespitidir. Çünkü, ne Terim'in bugüne yaptıkları Okan Hoca'yı küçültür ne de Buruk'un kırılamayan rekorlara imzası, Fatih Hoca'nın yaptıklarını çürütür. İkisi de ayrı devrin devrimcileridir. O nedenle, Buruk, bir Fatih Terim olamaz. Olmamalı da... Ancak, önünde daha uzun yıllar bulunan bir Okan Buruk için "Son İmparator" olmak da zor olmamalı...
Barış ne demek istedi?
Galatasaray muhabiri olsam Barış Alper Yılmaz'ın peşinden ayrılmazdım! 700 bin kişiye ulaştığı söylenen o muhteşem kutlamaların içerisinde söylediği birkaç kelime var ki, "Ne demek istiyorsun?" derdim.
Barış, "Daha uzun şeyler söylemek isterdim ama eğlencenin tadını kaçırmak istemiyorum" diye bir cümle kurdu. Ne oldu da bunu söyleme ihtiyacını hissetti Barış? O "acı"lı sözler kime olacaktı? Yönetime mi, hocasına mı, takım arkadaşlarına mı, taraftara mı? Kime? Yoksa bu sezon da yeni bir Kerem Aktürkoğlu vakası mı izleyeceğiz?
