Galatasaray’daki kargaşa ve bilinmezlik uzun süre daha devam edecek. Önce şunu söyleyeyim; Ünal Aysal, Galatasaray başkanlığından istifa edecek diye düşünenler yanılıyor. Başkan şu ortamda Galatasaray’ı bırakıp giderse bundan sonraki yaşamında
kendisi için iyi şeyler söylenmez.
İz bırakmadan giden başkanlar sınıfına girer. Peki bu şekilde göreve devam edebilir mi? O da imkansız. Seçim kararı alarak, olmayan yönetimini tamamen değiştirecekmiş. Yeni yönetimle başarılı olabilecek mi? Yine zor. Fatih Terim, Ali Dürüst, Ali Gürsoy ve Abdurrahim Albayrak’ın gönderilmeleriyle kulübe düşen bombanın hasarı kolay kolay tamir edilecek gibi değil.
Eziyet çekiyorlar
İngiltere’de statların doluluk oranı yüzde 98, Almanya’da yüzde 94, İspanya’da yüzde 75, Türkiye’de yüzde 24. Taraftarlar, Passolig kartına itiraz etmiyor. Bu kartı almanın kolaylaştırılmasını istiyorlar. Bir sürü mailler geliyor... “Kart için müracaat edeli, 1 ay oldu. Hâlâ kartım elime gelmedi” diyenler var.
Diğer bir
şikayet eden taraftar ise “Dünyanın parasını verdim, loca aldım. Londra’dan misafirlerim geldi, maça götüremedim. Bu uygulama basitleştirilmeli” diyor. Statlara gelen taraftarlar maça girmek için eziyet çekmemeli.
Sorumluları kim?
Transfer zamanı her gün gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkan
yöneticiler, statlar konusunda
tek bir yorum yapmıyor.
Trabzonspor stadının zemini rezalet. Rıza Çalımbay, Mersin Arena için “Perişan olduk. Futbolcularım sakatlandı. Şimdi de maçlarımı deplasmanda oynayacağım” diyor. Beşiktaş Teknik Direktörü Bilic ise Olimpiyat Stadı için “Bu zeminde iyi futbol oynamak mümkün değil” diye demeç veriyor.
Sözkonusu statların biri Karadeniz’de, diğeri Akdeniz ile İstanbul’da. İklim harika, transferlerde milyonlarca doları sokağa atan kulüpler neden bu çim sahalara gelince cimri davranıyor? İyi futbol, güzel zeminde oynanır. Demek ki bir müddet daha bu kötü zeminlerde güzel futbol seyredemeyeceğiz.
Hangisi doğru?
Galatasaray-Anderlecht maçında Selçuk İnan’ın, Burak Yılmaz’ın ve Veysel Sarı’nın ıslıklanmasını doğru bulmuyorum. Transfer sezonu bitti. Galatasaray mevcut futbolcularla devam etmek zorunda.
Şu an tribünden yükselen ıslıklar, sadece ve sadece takıma zarar verir. Peki futbolcuları ıslıklayan taraftara tepki koyan Muslera’nın yaptığı mı doğru? Yoksa arkadaşları yuhalandıktan sonra tribünlere gidip 3’lü çektiren Melo’nun mu yaptığı doğru? Futbolcular kendi aralarında bu kadar bölünmüşken Galatasaray nasıl başarılı olur?