Türkiye’de derbi denince her futbolseverin kalbi çarpar. Yöneticisi, teknik direktörü, futbolcusu, taraftarı hepsi diken üstündedir. Hiçbir zaman derbi kaybeden bir takımın oyuncularına ve hocasına hoşgörüyle bakılmaz. Bu bir gerçek.
Bunun için Galatasaray’da sakatlar varmış ya da Fenerbahçe formsuzmuş... Böyle büyük bir derbide bunlar önemli değil. Öncelikle şunu söyleyeyim, Türk Telekom Stadı’nda oynadığı maça Galatasaray 11 kişi çıkmıyor. 45 bin taraftarını da arkasına alarak 12 kişi oluyor. Rakiplerin o atmosferden etkilenmemesi mümkün değil.
Galatasaray iyi oynar, kötü oynar bunu bilemeyiz. Ama böyle maçlarda taraftarın baskısıyla bütün futbolcular her şeylerini sahaya koyuyorlar. Takım içindeki problemlerin hepsi bir kenara bırakılıyor. Galatasaray gibi, Fenerbahçe gibi büyük kulüplerde derbi kazandıran futbolcu tarihe geçiyor. Taraftarın gözünde bu isimlerin kredisi katlanarak artıyor. Yani derbilerde elini beline koyup, ‘Aman ben 90 dakika idare edeyim’ diyen tek oyuncu göremezsiniz.
Galatasaray böyle bir atmosferde fırsatı tabii değerlendirecek, bu en doğal hakkı. Ve üstüne basa basa söylüyorum herkes farklı bir Galatasaray seyredecek. Fenerbahçe’ye gelince; bu sezon bir türlü istikrarı sağlayamadılar. Bunu isterseniz hocaya, isterseniz futbolcu kalitesine bağlayın... Ama ortada bir gerçek var. Şu anda takım sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Büyük camialar bu tür sorunlardan hep büyük maçlar kazanarak kurtulmuştur. Efendim, forvet iyi değilmiş, orta saha yeterince koşmuyormuş, defans hata yapıyormuş... Bunların hepsi derbide bir kenara konacak. Ben iki takım futbolcularının ne kadar güçleri varsa sahada mücadele ederek bunu göstereceklerine inanıyorum.
Fenerbahçe Başkanı ve yönetim kurulu, Başkan Mustafa Cengiz’in misafiri olacaklar. Maça gelen Fenerbahçe taraftarları taciz edilmeyecek. Bu uzun senelerdir ilk defa yaşanacak. Ben harika bir futbol izleyeceğimizi düşünüyorum. Bir tek dileğim var; hak eden kazansın...
Alkışlar Denizli’ye
Futbolumuzda şiddet olmasın istiyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu da kesinlikle sporumuzu kirleten unsurlara taviz vermiyor. Batmanspor-Kasımpaşa maçının son dakikalarında 12 yaşında bir çocuğun tribünden attığı şişe, Kasımpaşalı Koita’nın suratında patladı.
Mustafa Denizli bu olayı maçtan sonra televizyonlara, “Batman’da çok güzel ağırlandık. Yedirdiler, içirdiler büyük misafirperverlik yaptılar. 12 yaşında bir çocuğun attığı su şişesini Batman’a yükleyemeyiz. Bu ferdi bir şeydir. Batman halkına teşekkür ediyorum” sözleriyle açıkladı. İşte olay budur... Herkesten bu duyarlılığı bekliyoruz. Çok kısa zamanda bu yapılan eylemler de bitecek.
Kulüplerin mahremi yoktur
İnanın gücüme gidiyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, doğruları konuştuğu için, ‘Ben bu kulübü açık ve şeffaf yöneteceğim’ dediği için çok büyük eleştiri alıyor. Evet, teknik direktörde, sportif direktörde, transferlerde tercihleri tutmayabilir. Bu ayrı bir konu. Ama benim anlamadığım bugün Fenerbahçe de, Galatasaray da çok büyük maddi sıkıntı çekiyor.
Paraları olsa bile UEFA’nın ‘Kazanmadan transfer yapamazsın’ demesinin üstüne oyuncu alamıyorlar. İki kulübün başkanının da elleri, kolları bağlı. Sadece borçlarını azaltmaya çalışıyorlar. UEFA’nın radarına girmeseler bugün takımlar, gerçek anlamda yıldız diyebileceğimiz oyuncular alabilirler. Ama bu şartlarda yanlarından bile geçemeyecekler.
Peki bu kulüpleri kim bu hale getirdi? 500 bin euroluk futbolcuları 3 milyona kim aldı? Nasıl batma durumuna getirdiler? Bunlar kim? Neymiş bunlar mahrem konularmış, kulübün sırları dışarı çıkmazmış. Ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Bu devlet sırrı mı da saklanıyor! Ali Koç, dilinin döndüğünce anlatmaya çalışıyor. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in çekinceleri var, konuşamıyor. Kulüpleri bu hale getirenler ise kahraman gibi dolaşıyor. Bir kısım insanlar da televizyonlara çıkıp ‘Ben her şeyi biliyorum, ama konuşmam’ diyor. Olur mu öyle şey, açıklayın ne varsa. Türk futboluna bu şekilde hizmet edebilirsiniz. Ne yalan söyleyeyim çok karamsarım. Bu sıkıntı uzun seneler bitmeyecek.