110 yıllık kulüp... Türkiye’nin, Avrupa’ya açılan penceresi fokur fokur kaynıyor. ‘Düzelme ümidi var mı?’ diye sorarsanız, ‘Kesinlikle yok’ derim.
Bu yaşanan ortam yeni mi oldu? Hayır. Bu kulüp özeleştiri yapmazsa, kan emicileri camia deklare etmezse daha da kötü günler yaşanacak. Adnan Polat’ın ‘Danışmanım’ diye yanında getirdiği adam kendisini mahvetti. Aynı hatayı Ünal Aysal yaptı. Aysal‘ın paraya pula ihtiyacı yok, bunu kabul ediyorum. Ama yanındakileri zaptedemedi. Ve daha hâlâ bu insanlar kulübün içinde cirit atıyorlar.
Birkaç şey sormak istiyorum. Fatih Terim 19. şampiyonluğa giderken, Türkiye’deki başka bir yabancı hocaya kim ‘Galatasaray’ı çalıştırır mısın?’ diye teklif götürdü. Ve bu yabancı hocanın, Terim’i arayıp, ‘Hoca Galatasaray’dan ayrılıyor musun?’ diye sormasıyla, kulübün içine bu el bombasını kim koydu? Transferlerde Kayserispor’un 500 bin euroya oynattığı Sinan Bolat’a 1.3 milyon euro vererek kim transfer etti? Son bomba da Ünal Aysal’a ‘Beni işe al, 20 bin dolar aylık ver’ diyenler Mayıs ayındaki kongreye başkan olarak hazırlanıyor. Aynı şekilde eskiden babası yönetici olanların şimdi çocukları yöneticilik yapıyor. Yani babadan çocuğa yöneticilik kalıyor. Mali kongredeki rezaleti hepimiz gördük. Herkes birbirine hakaret ediyor: ‘Onun adamı, bunun adamı’. Herkesin bir görevi var. Önemli olan kulüpteki huzuru bozmak.
Duygun Yarsuvat ve yönetimi 6 aylığına geldi. İyi ki de 6 aylığına gelmiş. Bu kargaşada en masum insan Yarsuvat. Peki Galatasaray’ı düzlüğe çıkarabilir mi? Mümkün değil. Herkesin bir şeyin peşinde olduğu, kan emicilerin temizlenmediği bir kulüp düzlüğe çıkabilir mi, mümkün değil!
Paralar çöpe atıldı
Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde yaşadığı hüsran ortada. Peki Amrabat ve Eboue bugün bu kadronun içinde yer alsaydı takım bu kadar başarısız olur muydu? Elinde Amrabat ve Eboue gibi futbolcular varken, Pandev ve Dzemaili’yi aldıran kahraman ortaya çıksın da kendisini tanıyalım.
Ders almayız!
Brezilya Milli Takımı, Türkiye’yi yendi.
Ortalık birbirine geçti. Aynı şekilde Arsenal. Ders vererek futbolun nasıl oynanacağını, o
18 yaşındaki gençlerin yılda 100 bin pound
alarak nasıl futbol oynayacağını bize gösterdi. Acaba bu iki maçtan bizim futbolcularımız,
yöneticilerimiz biraz bir şeyler öğrendi mi?