Galatasaray ile Fenerbahçe maçları Türkiye’ye futbolu geri getiriyor. Türk Telekom Arena dün bayram yeri gibiydi. 50 bin taraftar müthiş bir uğultu, tribündeki koreografiler, sahaya çıkıp dua eden futbolcular, Fatih Terim ve Aykut Kocaman’ı bir arada görüntülemek için basın ordusunun çabası... Herşey muhteşemdi. Galatasaray maça golle başladı. İlk 10 dakika Hamit, Selçuk, Melo, defanstan hücuma çıkan Semih, bütün takımın görüntüsü, Bu maç Galatasaray adına farklı bitecekti. Hasan Ali Kaldırım’ın golüne kadar. Fenerbahçe de çok iyi top yaptı. İlk yarı başa baş, iyi bir mücadele seyrettik. Selçuk’un golü ise Galatasaray’a bonus oldu. Fenerbahçeli futbolcular baraj kurulurken oradaki itişme kakışma kaleci Volkan da dahil motivasyonu bir anda bitirdi. Selçuk ise geçen seneki o muhteşem gol vuruşunu tekrarladı. Bu topta kaleci Volkan’ın da hatası vardı.
2. yarı Galatasaray ağırlıklı maç seyrettik. Gol pozisyonuna giren, skoru artırmak isteyen takım Galatasaray’dı. Fenerbahçe hücumda çoğalamadı. Moussa Sow yalnız kaldı. Kuyt ve Baroni markajdan kurtulamadılar. Galatasaray ise Melo ile Selçuk ile pozisyonlara girdi. Hamit eski günlerine döndü. Sahada en çok koşan futbolculardan biri oldu. ‘Hamit’e verilen paralar yandı mı?’ diyenlere cevap verdi, çok etkiliydi. Muhteşem paslar verdi.
Melo bu maçla geri döndü. Hem defansif hem de hücumda takımın beyniydi. Umut ve Burak ise iyi mücadele etmelerine rağmen Bekir ve Yobo’nun markajından kurtulup etkili olamadılar. İki kaleciye de fazla iş düşmedi. Orta saha ağırlıklı bir mücadele, girilen gol pozisyonlarında da auta giden toplar... İyi mücadele ama gol pozisyonu açısından kısır. Son sözüm de Halis Özkahya’ya: Ufak tefek hatalar yaptı. Ama yayları koparmamak lazım. Bana göre bu kadar stresli, zor bir derbinin altından iyi kalktı. Başarılı mı derseniz, başarılıydı derim.