Osman Şenher

Osman Şenher

osenher@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıl 2000... Galatasaray 4 yıl üst üste şampiyon oldu, bir de UEFA Kupası’nı kazandı. Rüya gibiydi. Fakat paylaşma duygusu olmadığı için o canım takımın futbolcuları, yöneticileri, teknik direktörü hepsi bir tarafa gitti. Sonuç belli. O zaman bu zaman. Bir sürü sıkıntılar, zorluklar ve kan kaybı yaşandı.
Bu yıl uzun aradan sonra yine şampiyon olundu. Sezon içinde taraftar, camia, bütün Galatasaraylılar büyük bir dayanışma gösterdiler. Fenerbahçe kadar olmasa da Terim’in ve UltraAslan sayesinde büyük bütünleşme oldu. Bu fırsatı değerlendirmek lazım. Dayanışma devam ederse Galatasaray’ın önü açık. 55 bin kişilik Arena Stadı var. Kulübe çok büyük maddi kaynak sağlıyor. Sorun bölüşmekte.
Bu sezon UltraAslan da taraftar bazında şampiyon. Statlarını kapattırmadılar. Terim’in arkasında kale gibi durdular ve o kadar güzel koreografiler yaptılar ki belki de dünyada benzeri yok. Fenerbahçe maçını 2-1 kaybetmelerine rağmen en ufak taşkınlık olmadı. Sözün kısası şampiyonlukta büyük pay sahibi oldular. Tabii anlayana...
Geçen pazar şampiyonluk gecesi yaptılar. Yöneticilerin hepsinin orada olması gerekirdi. Bir tek Sedat Doğan geldi. O da, “UltraAslan’ın kurucusu olduğum için geldim” dedi. Fatih Terim koşa, koşa gelmese de neticede orada bulunarak en azından görevini yaptı. Böyle olmamalıydı. Bilhassa yönetciler daha samimi olmalılar. Taraftarına, camialarına daha fazla kucak açmalılar. Bu fırsatı, birliği değerlendirebilecekler mi? Kafamda koca bir soru işareti var.

Haberin Devamı

Yabancı hayranlığı
Daum, Fenerbahçe’de uzun seneler teknik direktörlük yaptı. Kulübe katkısı ne kadar oldu? Tartışılır. Ama şurası kesin ki Aykut Kocaman’ın yarısı kadar katkı sağlamadı. Zico, Daum’dan iyiydi. Bunun tek faktörü takımdaki Brezilyalı futbolcuların çok olmasıydı. Şampiyonlar Ligi’nde de başarılı oldu. Türkiye’den gitti, o günden beri iki yakası bir yana gelmiyor. Hangi takıma gittiyse sezonu tamamlayamadı.
Beşiktaş, Del Bosque, Tigana, Carvalhal ile doğru dürüst bir başarı kazanamadı. Giden para tır dolusu. Getirdikleri sadece Türkiye Kupası.
Mustafa Denizli geldiği ilk sene iki kupa kazandırdı. Hem Süper Lig şampiyonluğunu hem Türkiye Kupası’nı aldı. Peki Denizli, çalışılması kolay bir hoca mı? Çok zor. Futbolcularla arasına hiçbir yöneticiyi sokmaz. Bu da Türkiye şartlarında haliyle rahatsızlık yaratıyor.
Şimdi Tayfur gönderildi. Yerine birçok yabancı hocanın ismi geçiyor. Tayfur’u göndermek zaten hataydı. İkinci hata yabancı hoca getirmekle yapılıyor. Elinde Denizli gibi bir değer varsa bunu Beşiktaş’ın kullanması lazım. Tayfur kalsın aşağıda, hatta yanına 1-2 hoca daha ilave edilsin. Denizli, en tepede hem yeni takım yaratır, hem de başarıyı yakalama şansı daha fazla olur.
Galatasaray’ı yazmaya gerek yok. Rijkaard’ın gittiği gün bir sürü kurban kesen olmuştur. Yerine gelen Terim’in ise Galatasaray’ı ne hale getirdiği ortada.
Hele Hiddink’ten bahsetmek bile istemiyorum. Türk futbolunu bitiren hoca olarak tarihe geçti. Abdullah Avcı’yı seviyordum, şimdi daha çok sevmeye başladım. Hiddink döneminde Mehmet Topal kadroya bile alınmıyordu. Gürcistan karşısındaki oynayan, oynamayan bütün futbolcular beni heyecanlandırdı. Ne dahiler varmış, bilmiyormuşuz.
Hele Sercan piyangodan mı çıktı! Bu çocuk o zaman futbolcu değil miydi? Her neyse bu defteri açarsak Oğuz Çetin için de çok şey söylememiz lazım. Onun için kısa kesiyorum. Abdullah Avcı, başarılı da olsa, başarısız da olsa sonuna kadar arkasında durmalıyız.