Dün gece Hollanda-Türkiye maçını seyrederken eski günler aklıma geldi. Yıllarca hep ‘yenildik, ama ezilmedik’ diyerek kendimizi kandırdık. Önce şunu söylemeliyim. Biz her şeyi çok abartıyoruz. Maçtan önce öyle bir hava yakaladık ki, Hollanda’ya gidip, onları kendi sahalarında yeneceğiz. Ya da iki ülkenin futbolunu eşit kalitede görerek yine hata yaptık.
Hiçbir yenilgiye methiye yazılmamalı. Bunu yaparsak, hataya bir hata daha biz ekleriz. Biz Türk futbolu olarak şu an dip yapmışız. Yavaş yavaş belki ayağa kalkacağız. Ancak bunu gaz vererek yapamayız. Abdullah Avcı ve ekibine kesinlikle kızmıyorum.
Ama bizim Hollanda gibi bir futbol anlayışımız yok. Adamlar isterlerse oyunu kendi sahalarında kabul ediyorlar. Biz o sırada bastırıyoruz zannediyoruz. Ancak rakibimiz Robben ve Van Persie gibi yıldızlarını boşa çıkarmak için bunu yapıyorlar. Biz de gol pozisyonuna girdik. Fakat aradaki fark Van Persie, 5 kişi arasından yükselip kafayı vuruyor. Biz ise kaleci ile karşı karşıya pozisyonda golü atamıyoruz. Demek ki, var bir eksiklik.
Abdullah Avcı’yı şu konuda eleştirebilirim. Spor Toto Süper Lig’de gol kralı olmuş Burak Yılmaz 70’te mi oyuna girmeliydi. Türk futbolunun son senelerde yetiştirdiği en büyük orta saha yıldızı Selçuk İnan kulübede mi maçı tamamlamalıydı. Nuri Şahin’in maç eksiği var. Mevlüt sahaya alınıyorsa gol atsın diye alınıyor. Ancak Arda haricinde pas verecek bir futbolcu sahada yoktu.
Her neyse dün geceki mağlubiyetten alınacak çok ders var. Çok büyük bir kaybımız yok. Ancak işi daha ciddi tutmalıyız. Macaristan, Romanya gibi takımlar bizim için çantada keklik değil! Futbol anlayışı ve ciddiyeti bizden daha iyi ülkeler. Dilerim dün gece üzüldük, Estonya karşısında iyi bir futbolla güzel bir galibiyet alarak bu üzüntüden kurtuluruz.