Galatasaray, Kayserispor karşısında bu sezonun en zor maçını oynadı. Önce iki takımı da kutlamak lazım. Kıran kırana, nefesleri kesen bir maç oldu. Kayserispor, çok direndi. Bilhassa ilk yarı Amrabat ve Furkan ile çok net iki pozisyon yakaladı. Bu pozisyonlar gol olsa Galatasaray’ın canı yanabilirdi.
Riera’nın ortası, Melo’nun kafa golü Galatasaray’ı hem rahatlattı hem de kendine getirdi. Necati Ateş ve Elmander çok çalıştılar ama çok net gol pozisyonuna giremediler. Kayserispor’un iki stoperine orta sahadan Abdullah Durak ve Nunez de yardım edince Galatasaray’ın golcülerine boş alan bırakmadılar. Ama buna rağmen hem Necati hem de Elmander müthiş koşular yapıp rakibi iyice hırpaladılar. Eksik olan sadece goldü.
Selçuk ve Melo son haftalarda rakibin presinden kurtulamıyorlar. Bu da onların yaratıcılık güçlerini azaltıyor. Selçuk sezon başından beri bütün maçlarda oynadı. Kolay değil. Rakip de iyi ve diri olunca yorgunluk çekmesi, maça ağırlığını koyamamasını normal karşılıyorum.
“Galatasaray neden daha iyi oynayamıyor” diye kafalara soru işareti gelebilir. Önce iki beki yok. Sağda Sabri, Eboue’nin görevini yapamıyor. Hele karşısında Galatasaray’a karşı önceden bilenmiş bir Amrabat vardı. Amrabat gerçekten iyi futbolcu. Büyük takımlarda oynasa daha da etkili olur. İlk yarı bize oynadığı futbolla çok keyif verdi ve Sabri’yi çaresiz bıraktı. İkinci yarı ise yoruldu, o etkili futbolunu oynayamadı. Solda Hakan Balta ve Çağlar sakat olunca mecburiyetten Riera oynadı. Riera sırıtmadı. Golün pasını verdi, haddini bilerek oynadı. Sonuçta Galatasaray zor da olsa üç puanı aldı.
Gecenin en enterasan olayı uzun seneler sonra ilk defa İstanbul’a gelip önce Florya’ya, sonra Arena’ya maça giden Gerets’ti. Kim davet etti, niçin davet etti, birilerine mesaj mı veriliyor, kafamıza bir sürü soru işareti geldi. Bunun altından kötü bir şey çıkmaz.