Galatasaray derbide oynadığı futbolla, aldığı galibiyetle ‘şampiyonluk yarışının en büyük adaylarından birisi benim’ mesajını verdi. Hava sulu-kar yağışlı, zemin çok kötü, futbol oynaması zor bir ortam. Buna rağmen Hamza Hamzaoğlu ve çocukları, Beşiktaş’tan daha çok galip gelmeyi istediler.
İlk yarı rüzgâra karşı oynamasına rağmen sahada maçı kazanmak isteyen bir Galatasaray vardı. Hamza hoca kanatlarıyla, orta sahasıyla baskı uygularken, Bilic sanki gol yemeyeyim diye oyunu kendi sahasında kabul etti.
Melo’nun golünden sonra Beşiktaş gerçek hüviyetine döndü ve sarı-kırmızılıların kalesinde gol pozisyonları buldu. Hamzaoğlu’nu kutlamak lazım. Artık Galatasaray’a iyice alıştı. Deplasman veya kendi sahası hiç bir şey fark etmiyor. Tek düşündüğü sahadan üç puanla ayrılmak. Futbolcular bu sisteme hızla uyum sağlıyor. Yumuşak karınlı defansları dün sıfır hatayla oynadı. Chedjou ve Semih, Demba Ba’ya top vurdurmazken, tüm hamlelerinde çok çabuktular ve girdikleri ikili mücadelelerde hepsini kazandılar.
Selçuk ve Melo çok başarılı bir maç çıkardılar. Veli ve Oğuzhan karşısında üstünlük sağladılar. Melo’nun attığı gol Selçuk’un kaçırdıkları ne kadar oyunun içinde olduklarının işareti. Sabri ve Telles, Gökhan ve Olcay karşısında zorlansalar da zaman zaman hata da yapsalar bu çukurlarla dolu sahada iyi mücadele ettiler. Bilhassa Telles oyundan hiç düşmedi. Sneijder beklemediğimiz dirilikteydi. Kaleye şut çekecek pek pozisyon bulamasa da rakipleriyle girdiği mücadelelerde hep galip çıktı. Selçuk, Franco ve Ersan karşısında yalnızları oynadı. Umut ile Burak birbirinden kopuktu. Buna rağmen uzatmalarda atılan bir uzun topu Burak gole çevirerek galibiyeti perçinleyen futbolcu oldu.
Galatasaray sahaya koyduğu mücadeleyle deplasmanda oynamasına rağmen galibiyeti hak eden takımdı. Cüneyt Çakır ise zaman zaman hatalar yapmasına rağmen başarılı bir maç çıkardı.