Böylesine önemli bir maçın Caferağa gibi günümüz koşullarında çok geride kalan bir salonda oynanması, sarı-lacivertliler’in cezası nedeniyle tribünlerde sadece çocuklar ve kadınların bulunması, onların da bin 500 kişilik tribünün 3’te 1’ini ancak doldurması maçın heyecanını oldukça azaltmıştı.
Ortamın etkisine iki takımın, özellikle de Fenerbahçe Ülker’in eksikleri eklenince, iki Euroleague takımının mücadelesinde savunma da yapılmadı haliyle..
Öyle bir başladı ki karşılaşma daha ilk periyotta 58 sayı atılmıştı, Caferağa çemberlerine. İki takım da müthiş bir yüzdeyle hücum ederken, Spahija’nın 6. dakikada skor 17-17 iken yaptığı hamle, Efes’e ivme kazandırdı. Sinan ile Kinsey gibi topa müthiş baskı yapan iki isim sahadayken, Jerrells’ın kenara alınıp, oyun kurma görevinin Preldziç’e verilmesi, sarı-lacivertliler adına art arda top kayıplarını getirdi, 2 dakika içinde 10 seri bulan Efes de maçta istediği tempoyu elde etti.
Engin ile Ukic’in sakatlığı nedeniyle oyun kurucu sıkıntısı çekmesi normaldi Fenerbahçe’nin, ama rakibin en kritik anlarda Gökhan ve Doğuş gibi isimlere güveniyorsa, sen de Hakan Demirel ile Erbil’i kullanacaksın, eşleşmede sıkıntı yaşamayacaksın. Pahalıya patlayan tek tercihi bu da değildi Spahija’nın. Oğuz’un hücumdaki etkinliğine rağmen, savunmada hiç varlık gösterememesi nedeniyle kenara gelişi, rakip uzunları durdurmak için daha hareketli isimleri yan yana oynatıp, takımın kısaltılması yerinde fikirlerdi.
Ancak 34. dakikada 4 kısaya dönme kararı verirken ve elinde geçen yıllarda bu pozisyonda çok verimli maçlar çıkaran bir Preldziç varken, bu pozisyonu Tomas’a emanet eden Spahija, Savanovic’e en kritik anlarda oyuna ağırlığını koyma fırsatı verdi, zaten maç orada bitti. 5’te 5 üçlük ve 29 sayıyla oynayan Jerrells, 8’de 8 isabetle 17 sayı bulan Oğuz, saman alevi gibi parladığı anlarda 15 sayıya ulaşan Bogdanovic görevlerini yaptığı gibi gözükse de, hiç öyle değildi. Çünkü Fenerbahçe’nin sorunu savunma, yani rakibi durdurabilmekti!
Efes ise çok iyi hazırlandığını gösterdi. Kerem ile Sinan’ın dışarıda, Batista ile Barac’ın boyalı alandaki etkinliği galibiyeti getirdi. Coach Ufuk Sarıca, rotasyonu çok iyi ayarladı, tempoyu sürekli kontrol etti, gençlerinden de verim almayı bildi. Ancak onların da düşünmesi gereken şey savunma. Bir Euroleague takımı özellikle boyalı alanda bu kadar kolay basketler yememeli.