Henüz sezonun başı, özellikle savunmaların oturmadığı, düzenlerin tam anlamıyla kurulmadığı ortada. Ancak Fenerbahçe taraftarının çok mutlu olması gereken bir takım vardı sahada. Çünkü oyunun her anında sahada rakibine baskı yapan, kazanmayı çok istediğini yerden yere atlayışlarıyla tribünlere anlatan Fenerbahçe Ülker, seyircinin yıllardır beklediği bir görüntüydü.
5 oyuncunun çift haneli skorlara ulaşması, 9 oyuncudan skor katkısının alınması, sayı atamasa da Bremer’ın ilk maçında bu takıma istenileni verebileceğini gösteren asistler yapması dünün güzel notlarıydı. Kaptan Ömer Onan’ın, Oğuz Savaş’ın, Emir Preldzic’in müthiş oyunları, yabancılardan McCalebb’in yine büyülü penetrelerini sahaya yansıtması, Sato’dan sonra Batiste’in de formunu bulması da umutları artırdı.
Ancak tabii ki sıkıntılar da vardı. Mesela savunmadaki baskının istenen düzeye çıkması için 14. dakikada hakemlerin saçma sapan bir karar vermesi beklendi! O karar tribünleri uyandırdı, tribünler oyuncuları... Hani bazen coachlar oyuncularını uyandırmak için bilerek teknik faul alır ya, dün o teknik faulü sağolsun hakemler çaldı! Oysa Pianigiani’nin takımının tıpkı Siena’daki gibi bu baskıyı ilk dakikadan itibaren yapmasıydı bizim beklediğimiz, sanırım bunun için taşların iyice yerine oturmasını bekleyeceğiz.
Hücumdaki 92 sayı ve yakalanan tempo ne kadar iyiyse, kendi sahamızda yenen 80 sayıyı da biraz düşünmek gerekecek. Yine maçın son çeyreğini 4 kısayla oynadı Pianigiani. Bu dün olumlu sonuç verdi, baskı arttı, hızlı hücum sayıları fark yarattı. Tamam bu düzene elbette ihtiyaç olacak, geçmişte bu şekilde şampiyonluklar da kazanıldı. Ancak dileğimiz bunun bir alışkanlık halini almaması. Maçın sonunda başımızı çok ağırtabilirdi, daha güçlü bir rakip karşısında art arda verilen ribauntların sıkıntısı.