Karadağ karşısında sergilenen inanılmaz mücadelenin üzerinden daha 24 saat geçmemişti. Öyle bir efor sarfedilmişti ki çeyrek final maçında, son şampiyonun karşısında nefesimizin 40 dakika yetip yetmeyeceği bile şüpheliydi. Ama 40 değil, 45 dakika oynadı kızlarımız, daha fazlasını da oynardı. Çünkü onların vücutlarındaki adrenalin yüzlerine inanç olarak yansımıştı; yıldızlar topluluğu denen Fransa ‘nefes alamayan’ taraftı. Yine kendilerinden fizik olarak üstün, rotasyonda zengin bir takıma sahayı zindan etmişti Potanın Perileri, uzatma dakikalarında Fransızlar potayı bile göremedi. İşte bir kez daha, inananın, yürekli olanın kazanacağını, herkese çok net anlattı, göğsünde Ay-Yıldızı taşıyan kızlarımız.
Maçın başında sürekli penetre ile baskete ulaşan rakip karşısında hemen molayı alan ve neşteri vuran Ceyhun Yıldızoğlu da bu başarının mimarlarındandı. Öyle güzel çalışmıştı ki Fransa’nın savunmasına, kızlarımıza tıkır tıkır işleyen düzende buldukları boş şutları atmak kalmıştı. 4. çeyreğe kadar bu düzen hiç aksamadan işledi. İşin içine biraz heyecan girince Fransa maçı ortaya getirdi ama Birsel mucizesi bir kez daha kendisini gösterdi. Tamam belki 24 saniye biterken attığı üçlük şansının yardımıyla çemberden geçti, ama bu kadar hakeden bir takımın attığı bu sayı da, ilahi adaletin göstergesiydi.
Şimdi rakibimiz Rusya. Çok zor olacağı kesin. İlk turda onlara farklı yenilmiş olmamız akılları karıştırmasın. Çeyrek finalde namağlup Karadağ da, yarı finalde son Avrupa Şampiyonu Fransa da favori olarak çıkmıştı sahaya. Potanın Perileri nasıl açtıysa madalya yolunu bu dev takımların karşısında, şimdi de aynı mücadeleyi göstereceklerdir ‘altın’ı takmak için boyunlarına. Şunu da hatırlatmadan geçmeyelim... Yarın sonuç ne olursa olsun, zaten ilk 5 hedefiyle gelinen şampiyonada sergilenen mücadele, çoktan ‘destan’ başlığı altında yazıldı, ‘Türk Basketbolu’ tarihinin sayfalarına.