Bir gün önceki derbide şahit olduğumuz muhteşem atmosferden sonra, inanın dün Sinan Erdem’de play-off yarı finali oynandığına inanmak çok zordu, tribünler o kadar boştu.
Sahadaki basketbol da özellikle Banvit kanadında atmosfere uymuştu. Efes, kolay basket bulmayı kafasına koymuş şekilde çıktı maça. İki takım da yine çift guardla sahada olsa da, hücumdaki düşük yüzdeler sonuca gitmelerini engelliyordu. Özellikle Banvit ilk çeyrekte 15’te 3 isabetle oynayarak, sezonun en kötü performanslarından birisini sergilerken, bundan daha kötüsü, oyuncuların sanki yarı final maçı değil de, ligde her şey bitmiş de prestij mücadelesi verir gibi bir yüz ifadesiyle mücadele etmeleriydi. Efes ise rakibin alan savunmasına karşı zorlansa da, oyunun farklı dakikalarında farklı isimlerle çözüm bulmayı başardı. İlk yarının yıldızı kuşkusuz Cenk Akyol’du. 10 dakika sahada kaldı, 16 sayı attı, üç sayılık şutlarıyla alan savunmasını çözerken, boyalı alana yaptığı koşularda da hep sonuç aldı, fauller yaptırdı. Cenk’in performansıyla zaten kısır geçen maçta oyunu bitirecek avantajı yakalamıştı Efes ve maç sonuna kadar da bunu kullandı. Kerem ile Doğuş’un baskısı Banvit’e açtırmazken, Orhun Ene kısalarının çok silik kaldığı günde ivmeyi takımına çevirmek için bir ara 3 uzunla (Davis-Cemal-Bajramovic) alan savunmasını bile denedi. Ancak o dakikalarda da önce Doğuş, ardından da Sinan bu savunmayı attıklarıyla bitirdi.
Efes umduğundan daha kolay bir maç kazandı dün akşam; daha fazlasını da kazanabilirdi. Mesela ilk yarıda 10 dakikada 16 atan Cenk, 2. yarıda sadece 2 dakika oynadı, o ana da bir üçlük sığdırdı. Sahada kalsa belki çok daha fazlasını yapacaktı ama nedense Zouros onu bir daha kullanmadı. Müthiş mücadelesiyle maçın yıldızlarından olan Doğuş, tek eksiği 3 sayı konusunda bu kez korkmadan potaya baktı. Şutunu soktu ama hemen kenara geldi. Bence o da sahada tutulmalı, alan savunmasına karşı daha çok şut atması istenerek, belki psikolojik eşiği dün gece o salonda bırakmasına yardım edilmeliydi.