Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Panathinaikos karşısında alınan 9 farklı galibiyet süperdir ama dün için değil. Rakibi bu halde yakalamışsın, maça çok iyi başlamışsın, tek canını sıkan isim Diamantidis; onu da maça benchte başlayan savunma uzmanın kaptanın Ömer Onan ile etkisiz hale getirmeyi başarmışsın. Kenardan gelen İlkan, mükemmel katkı yapmış, Mirsad’ın jubilesinin ardından 4 numaradan bir türlü gelmeyen şut katkısını da sahaya yansıtmış, ribauntları toplamış... Fırtına gibi esiyor. Bogdanovic cezaları art arda kesiyor, üç sayı isabetin devre sonunda 13’te 7 oluyor.
Savunmadaki stratejin de oturmuş, 20 dakikada rakibin 8 topunu çalmışsın, 12 top kaybı yaptırmışsın, Schortsanitis’i oyunun içine sokmamışsın. Taraftarın da moda girmiş, savunmayı 6 kişiyle yapmaya başlamışsın... Belki de son yılların en kötü Panathinaikos’u var karşında, kimse potaya bakamıyor, sürekli top kayıpları yapıyor. Hücum düzeninde aksamalar olsa da, ilk periyot 1 asistin bile bulunmasa da, kadronda dolu olan yıldızların bireysel yetenekleri ile arayı giderek açıyor, 19 sayılık farkı buluyorsun. O anda vurup geçeceksin, farkı 25’lere 30’lara yükselteceksin. Çünkü onlar, bunu yapardı. Panathinaikos, seni bu şekilde yakalasa, hiç 9 farklı yollar mıydı!
Peki o fark nasıl kapandı!
28 dakika sabretti Pianigiani ama İlkan’ın 3 faule ulaşması sanırım bahane oldu, takımı hemen kısalttı. O ana kadar ribauntlar başa baş gidiyordu, maç sonunda konuk takım bizden 18 ribaunt daha fazla almıştı. Yani neredeyse son çeyrekteki ribauntların hepsini topladı, fark da giderek azaldı. Neyse ki o kısalma anına kadar maçı kazanmaya yetecek fark yakalanmıştı da, daha büyük sıkıntılar yaşanmadı.
Yine de dileyelim ki ikinci maçta o farkı aramayalım. Son saniye Ukic’ten yediğimiz üçlüğe, verdiğimiz ribauntlara yanmayalım. Panathinaikos yine böyle olsun da, kazandığımız galibiyetin önemini o gün daha net anlayalım.