Maç aslında Efes’in istediği gibi başlamıştı. Mirsad-Kaya eşleşmesinde avantajlı olan ve ikili oyunlarda Kasun’u çok iyi kullanan Efes, 11. dakikaya kadar fizik avantajını mükemmel kullandı. Ancak bu dakikada oyuna giren Rasim, Mirsad’ın yapamadığını yapıp, Kaya’ya karşı olan çabukluk avantajı ile 5 sayı bulunca, rakibi düzenden çıkmaya ve kısalmaya zorladı.
Bundan önceki 6 buluşmada 4 kısalı sistem Efes’in işine gelmişti ama bu kez yıldız Emir Preldziç’ti. Shumpert’a bariz bir üstünlük kuran genç oyuncu dengeleri değiştirdi, dışarıdan yağmur gibi şut sokan Fenerbahçe öne geçmeyi bildi. 4 kısaya dönünce pota altındaki etkinliğini kaybeden Efes de rakibine dışarıdan atarak cevap vermeye çalıştı ama onlar Maccabi deplasmanındaki berbat yüzdelerini bu maça da taşımıştı. Kısacası iki takımın da boyalı alanı unutup üç sayı yarışmasına çevirdikleri maçta, 6 üç sayı denemesini sayıya çeviren Ömer, Emir ile birlikte farkı yaratan isim olmayı başardı.
Son çeyrekte Fenerbahçe’nin üçlük yüzdesindeki düşüş maçı bir kez daha ortaya getirmişti ki, ilk yarıda kısalmanın avantaj olduğunu gören Tanjevic, son 4 dakikada fark 5 sayıya inmişken ivmeyi yeniden ele geçirmek için 5 kısaya dönme kararı aldı, Emir Preldziç de bir kez daha eşleşme avantajını çok iyi kullanarak maçı noktaladı.
Efes’i 6 maç sonra deviren Fenerbahçe Ülker hem rakibiyle arasındaki galibiyet farkını 1’e çekti, hem de ikili averjı ele geçirdi, güven tazeledi.
Efes ise zaten maç başlamadan çok şeyini kaybetmişti. Ergin Ataman’ın ‘Bir daha kadroya giremez’ dediği Rakocevic ilk 5’teydi. Belli ki yönetim bunu istedi! Sizce suçlu kim; hocasını yalancı çıkaran yönetim mi, yoksa bu dayatmaya boyun eğen teknik ekip mi? Sözün özü şu ki, Efes dün sadece maçı değil, bence prestijini de yitirdi!