Yunanistan zaferinin izlerini fazlasıyla hissettiğimiz bir maç izledik Porto Riko karşısında. Çok da verimli oldu bu kadar zorlanmak aslında. Maçın başında konsantrasyondan uzak olduğumuz, aklımızın hâlâ bir gün önce yazılan destanda bulunduğu çok net ortadaydı. Zaten kaçan kolay atışlar ve serbest atışlar da bunun ispatıydı.
Yaptığımız 3 uzunlu savunmanın bu kez dezavantajlarını daha net gördük. Ama ilginçtir ki, maçı da bu düzende 3 numaralı pozisyonda oynayan ve savunmacısına karşı fizik avantajını çok iyi kullanan Kerem Gönlüm’le döndürdük. Buradan çıkarmamız gereken sonuç bence, 3 uzunlu düzeni, kısaları çok yetenekli takımlara karşı kullanırken, biraz daha dikkatli olma zorunluluğu... Çünkü sakatlığı nedeniyle son idmana çıkmayan Barea bile bizi bu kadar yıprattıysa, düşünmek lazım bir de takımın gerçek yıldızı Arroyo olsa ne olurdu! Yunanistan’a verdiğimiz boş üçlükleri onlar sokamamıştı ama Porto Riko bunları değerlendirince ciddi bir kriz doğdu. Ayrıca bu uzun takımın geriye koşmakta zorlandığı da dikkatlerden kaçmadı, rakibimiz hızlı hücumlardan tam 22 sayı attı.
Pota altında Ramos gibi hücumda yetenekli akıllı ama savunmada çok ağır ve yardıma gidemeyen bir uzun karşısında Kerem Gönlüm sırtına aldığı gibi rakibi potanın dibine kadar gitti, ama bu düzen her zaman işler mi; bunu da düşünmeli. Ancak ne olursa olsun, aldığı her görevi başarıyla yerine getiren ve dün de maçı çeviren Kerem Gönlüm’e kocaman bir tebrik göndermeli.
Son dakikalardaki şaşkınlık ve art arda yenen üçlükler ise bu takıma yakışmayan, ancak yine de bir gün önceki büyük galibiyete bağlanması gereken detaylardı.
Neyse ki, bu kadar hataya ve derse rağmen Millilerimiz bireysel yeteneklerle kazandı ve lider olmayı başardı. Demek ki, çok büyük başarılardan sonra bile ayaklar hemen yere basmalı.