Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe, ilk gün Telekom’u 13 sayı, ikinci gün ise Efes’i 10 sayı geriden gelerek devirdiğinde zaten kupayı hak etmişti. Efes maçına herkes erken final dememiş miydi! Ama beklenen olmadı, final de ‘gerçekten’ final gibi geçti. Bunun için öncelikle Mersin’i tebrik etmeli. İnanç’ı, Asım’ı, Nedim’i, Onur’u, Altan’ı ve diğerlerini... Hepsi beklentilerin çok üzerindeydi, salonu da alkışlarla terketti.
Fenerbahçe ise Euroleague’den elendikten sonra böyle bir başarıya muhtaçtı. Geçtiğimiz hafta ligde mağlup edilen Efes’i bir kez de Adana’da deviren sarı-lacivertli takımda özgüven tavan yaparken, 43 yıl aradan sonra kazanılan Türkiye Kupası, camianın da moralini yükseltti. Futbol takımının da yıllardır süren Türkiye Kupası özlemininin basketbol salonlarında giderilmiş olması, takımın üzerindeki laneti de kaldırmıştır belki!
Finale gelirsek, ilk yarı iki coachun da macera arayışıyla geçti. Baron’ı, Mrsiç’le durdurma çabası Fenerbahçe cephesi için, Preldziç’i de Nikolic ile durdurma fikri Mersin için ilginçti. 2. yarıda önce Ömer, ardından Kinsey ile Baron’a kelepçeyi takan, Nedim’i kenarda unutan Mersin karşısında çember altına Giricek, Greer ve Preldziç ile sürekli penetreler yapan Fenerbahçe, daha az oyuncuyla oynadığı için üç günün yorgunluğunu fazlasıyla yaşayan rakibini devirmeyi başardı, analarının ak sütü gibi helal olan kupayı, gururla havaya kaldırdı.
Kupa mücadelesinden sonra akıllara yer eden fikir ise, Fenerbahçe ile Efes arasında sırayla el değiştiren galibiyet serisinin şimdi Fenerbahçe lehine başladığı... Bunun da ligdeki mücadeleyi çok daha çetin kılacağı. Küme düşme korkusu yaşayan Mersin’in bu performansından sonra ise bence öyle bir ihtimal ortadan kalktı. Moralleri düzelen Mersinliler, bundan sonra çok can yakar.