Engin Atsür’ün milli takımda yaşadığı sakatlığın ardından oyun kurucu pozisyonundaki yükün tamamını taşıyan Ukic’in, sahasında müthiş bir baskı yapan ve Siena deplasmanında olmamasının başımızı çok ağırtacağı çok belliydi. Zaten oyun kurucu pozisyonu için zoraki takımda tutulan ancak savunmayla yakından uzaktan alakası olmayan Greer’in, McCalebb karşısında ezilmesinin yanında, bu kez hücumda da art arda toplar kaybetmesiyle, bu eksiği Siena hemen avantaja çevirmeyi başardı. Coach Spahija Greer’e 3 dakika katlanıp kenara aldı ama onun yerine sahaya sürdüğü Preldziç’ten de, 17 yaşındaki Erbil’den de verim alamadı. Bu açık az da olsa Can Maxim ile giderildiğinde iş işten geçmiş, Siena istediği havayı bulmuş ve artık maçı kazandığı mesajını vermişti. İlk yarı 19 sayı farkla bittiğinde, ilk turu 3. bitirme korkusu yaşayan temsilcimize müjdeli haber Litvanya’dan geldi. Geçtiğimiz yıl, son grup maçında hiçbir iddiası olmamasına rağmen, ölüm kalım maçına çıkan Malaga’yı yenerek Efes Pilsen’i TOP 16’ya gönderen Rytas, bu kez aynı jesti Fenerbahçe Ülker’e yaptı, Barcelona’yı sahasında devirerek İspanyollar’ın ilk iki şansını bitirdi, morallerimizi yükseltti. Tabii bizim bu sonucu lehimize çevirebilmemiz için son maçta Cholet’yi İstanbul’da devirmemiz şart, o da akıllara yer etmeli.
Bu sonucu öğrendikten sonra zaten guardsız kazanmamızın çok zor olduğu Siena’ daki ikinci yarı öylesine oynandı, maç da 29 sayı farkla tamamlandı. Ancak bu yenilginin nedeni TOP 16 için ders olmalı. Temsilcimiz eğer daha fazlasını istiyorsa mutlaka oyun kurucu pozisyonuna takviye yapmalı. Elenen takımlar arasında, Greer’in yerine mutlaka sorunlara ilaç olacak kalitede bir guard bulunmalı. Engin’in dönüşü için zaman olduğu düşünülmeli, yapılacak bir fedakarlık ile eksik giderilmeli.